English Turkish Phrases

four o'clock flower
akşam sefası Noun, Plant Species
Public administration and defence; compulsory social security (NACE code: O)
Kamu yönetimi ve savunma; zorunlu sosyal güvenlik (NACE kodu: O) Noun, Trades-Professions
son of a bitch (S.O.B.)
orospu çocuğu Exclamation
son of a bitch (S.O.B.)
onun bunun çocuğu Exclamation
son of a bitch (S.O.B.)
orospunun evladı Exclamation
son of a bitch (S.O.B.)
it oğlu it Exclamation
son of a bitch (S.O.B.)
aşağılık yaratık Exclamation
son of a bitch (S.O.B.)
pislik Exclamation
son of a bitch (S.O.B.)
eşşoğlueşek Exclamation
w/o
without.
o'
bazı isimlerin başına gelen edat,
o'clock gibi. Adposition
o my God ! O Lord
ya rabbi
O, o
İngilizce alfabenin 15'inci harfi. Noun
O, o
O sesi. Noun
O, o
O şeklinde şey. Noun
O, o
sıfır. Noun, Mathematics
O, o
oksijen. Noun, Chemistry
O, o
Ohm. Noun, Electronics
o.c.
zikredilen eserde.
Latince: opere citato.
o.e.
= omissions excepted.
o.r.
(
owner's risk) zarar/ziyan sahibine ait. Commerce
o/a
= on or about.
o'clock
saat (günün saatini/zamanını belirtir).
What time is it? It's 9 o'clock. Adverb
o'clock
yön/doğrultu belirtmekte açı yerine kullanılır. Gözlemcinin bakış yönü 12 farzedilir.
Enemy aircraft
were approachin at 6 o'clock. NOT:
o'clock sözcüğü tam saatleri ifadede kullanılır. Saatle beraber dakika söylenirken kullanılmaz:
5 o'clock: saat 5 (tam).
half past 5: saat 5 buçuk.
10 past 8: sekizi on geçiyor.
Adverb
o'er
over
open at ten o'clock
saat onda açılmak Verb
a o (april and october)
altı aylık faiz ödeme taksidi
at 5 o'clock
saat beşte
at about one o'clock
saat bir raddelerinde
at one o'clock
saat birde
by c o d post
paket postası ile
come off at ten o'clock
hizmeti saat onda sona ermek Verb
contrary to l o law
devletler hukukuna karşı
disperse at ten o'clock
saat onda dağılmak Verb
do up in c o ds
paketler halinde sarmak Verb
f.o.b.
taşıta teslim.
f.o.b.
: gemide teslim.
f.o.b. destination point
f.o.b. varış yeri
f.o.b. shipping point
f.o.b. taşıt aracı
five o'clock shadow
saat 5 gölgesi: akşama doğru erkeklerin hafifçe uzayan traşının çehreye verdiği gölge.
five o'clock tea
beş çayı
five o'clock tea
saat beş çayı
five o'clock tea
hafif ikindi yemeği
fix a meeting for twelve o'clock
saat on iki için toplantı ayarlamak Verb
foreign c o d post
memleket dışına giden paket postası Noun
four o'clock flower
gecesefası Noun, Botany
four o'clock flower
akşamsefası Noun, Botany
go at twelve o'clock
(posta) saat onikide toplanmak Verb
he came about three o'clock
üç sularında geldi
in c o ds
küçük küçük parçalar halinde
it is seven o'clock
saat yedi
jack o lantern
(US) içi oyulmuş ve bir yanına insan yüzü şekli verilmiş balkabağı
jack- o'- lantern
gemici nuru
K.O./k.o./KO
= knockout.
l o law
devletler hukuku
l o law
uluslararası hukuk
l o law of the sea
uluslararası deniz hukuku
l o private law
uluslararası özel hukuk
like one o'clock
deli gibi
public l o law
devletler kamu hukuku
r o reply coupon
uluslararası posta cevap kuponu
r o responsibility
uluslararası sorumluluk
r o road signal
uluslararası kara taşıt trafik işaretleri Noun
r o road traffic
uluslararası kara trafiği
r o sanitary regulations
Uluslararası Sağlık Kuralları Noun
r o securities
uluslararası menkul değerler Noun
r o settlement
uluslararası yerleşme
r o shipping federation
Uluslararası Gemicilik Federasyonu
r o situation
uluslararası durum
r o standards
(US) uluslararası standartlar Noun
r o stocks
(US) uluslararası işlem gören menkul değerler Noun
schedule a meeting for ten o'clock
(US) saat onda bir toplantı ayarlamak Verb
send a c o d (by) express
bir paketi acele paket servisi ile göndermek Verb
send something by c o d post
bir şeyi paket postası ile göndermek Verb
take c o ds to the post
paketleri postaneye götürmek Verb
tam o'shanter
İskoç beresi
under l o law
devletler hukuku tahtında
wait up until 11 o'clock
saat 11'e kadar yatmamak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Translation

  1. the
  2. oh
  3. he
  4. she
  5. those
  6. it
  7. that
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

Kamu yönetimi ve savunma; zorunlu sosyal güvenlik (NACE kodu: O)
Public administration and defence; compulsory social security (NACE code: O) Noun, Trades-Professions
o , o
eighteenth letter of the Turkish alphabet
o adam bana çok antipatik geliyor
I have an aversion to that man
o ana kadar
thus far Adverb
o anda uydurmak
to improvise Verb
o anlama gelen birşeyler
words to that effect Noun
o ay
advertisement analysis
o biçim
like anything
o cins ...
... of that ilk
o civarda
thereabouts
o da ikame etkisidir
hicksian demand function
o derecede
there
o esna da
then
o esna da
at that time
o fiyata göre iyi
cheap at the price
o gün bu gün
ever after
o günden sonra
from that day on
o güne kadar
thus far Adverb
o güne kadar
thitherto Adverb
o güne kadar ödenen kâr payları listesi
dividend record
o günlerde
around the same time Adverb
o günlerin …i
the then … Noun
o halde
under the circumstances
o halde
if that is so Adverb
o halde
therefore
o halde
in that case Adverb
o halde
then
o hisse senedinden kendisinin satın alması
frontrunning
o hususta
there
o hususta
therein
o işe buluşma
don't get mixed up in it
o kadar …
just as … Adverb
o kadar da … değil
not as … as all that Adjective
o kadar da … değil
not all that … Adjective
o kadar ki
insomuch as that)
o kadar ki …
to such a degree that … Noun
o kadar ki …
to such an extent that … Noun
o kadar ki …
insomuch as … Noun
o kadar ki …
to such extent that … Noun
o kadar ki …
insomuch that … Noun
o kadarıyla bırakmak
to let it go at that Verb
o kadarla bırakmak
to leave at that Verb
o kadarla yetinmek
to let it go at that Verb
o konu çoktan kapandı
that's water under the bridge
o konuda
therein
o konuya gelince
about that
o malın niteliklerinin toplamını yansıttığı kuramı
hedonic demand theory
o mesele geçmişte kaldı
that's water under the bridge
o nerde bu nerde
anything but
o noktada
there
o olmadan olmaz
(Lat.) sine qua non
o olmazsa olmaz
causa sine qua non
o şekilde sonuçlanmak
to end up that way Verb
o şey hakkında
thereon
o sırada mevcut şartlar
surrounding circumstances Noun
o sıralarda
thereabouts
o söz konusu olduğunda
as far as he is concerned
o sözüyle başa taş attı
that remark was a cut at me
o suretle
thereby
o takdirde
in that case Adverb
o takdirde
if that is so Adverb
o tarihe kadar
thus far Adverb
o tarihin epey öncesinden
pre refunding
o tarihlerde
around the same time Adverb
o ülkeye özel
special to that country
o vakit
then
o vakit
in that case Adverb
o vakit
if that is so Adverb
o varlıkları satın alma maliyetlerinden düşük olması
asset deficiency
o yer mahkemesinin yetkili olduğu dava
local acuse
o yerde
therein
o yerden
thence
o yere
thither
o yokmuş gibi davranmak
to ostracize Verb
o yolla
thereby
o yönde
thither
o zaman
if that is so Adverb
o zaman
then
o zaman
in that case Adverb
o zamandan beri
thenceforth
o zamandan beri
since
artık o kadarını bilebilmek
know better than
bir arazi kiracısının o araziden yakacak
right of estovers
bir işi o işte çalışarak öğrenmek
to learn on the job Verb
bir o değil
anything but
bir o kadar
the same amount
bir o kadar
as much
bir o kadar daha
as much again
bugün olduğu gibi o zamanlarda da ...
then, as now, ... Adverb
eksi o sırada geçerli olan temel verim
premium for risk
f.o.b. taşıt aracı
f.o.b. shipping point
f.o.b. varış yeri
f.o.b. destination point
görülen o ki
evidently Adverb
görünen o ki
apparently Adverb
Görünen o ki, ...
Apparently, ... Adverb
günümüzde olduğu gibi o dönemde de ...
then, as now, ... Adverb
işi o işte çalışarak öğrenmek
to learn on the job Verb
işte o kadar
that's that
kanunun o kişinin bilmesi gerektiğini varsaydığı bilgi
constructive knowledge
Kim o?
Who is it?
Konu o değil.
That's not the point.
Ne duruyorsun o zaman?
What's stopping you?
nerede o eski günler
the good old times Noun
niçin o şekilde davrandığını açıklamak
to explain one's conduct Verb
Peki o zaman.
Very well.
Peki o zaman.
Fair enough.
rivayet o ki
reportedly Adverb
sanki o iş için yaratılmış olmak
to be a natural for a job Verb
satıcının o fiyattan satmaya razı olmadığı
reservation price
ya o ya bu
either
yaklaşık o büyüklükte
about as big
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Latin asıllı ... sekizinci harfi
  2. Oksijen elementinin simgesi
  3. Başına getirildiği ... anlamı kuvvetlendirir
  4. Tekil üçüncü şahsı gösterir
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.