stick to

English-Turkish Translation

  1. sadık/bağlı kalmak.
    stick by a friend: bir dosta sadık kalmak.
    stick to one's guns: sebat
    etmek, direnmek, ayak diremek.
    stick to one's word: sözünü tutmak, sözüne sadık kalmak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

stick to one's colours
kendi düşüncesinde direnmek Verb
stick to one's fingers
(para) deve yapmak Verb
stick to one's guns
direnmek, ayak diremek, zorluklardan yılmamak, sebat etmek, (iddiasından/davasından) vazgeçmemek.
stick to one's guns
direnmek, sebat etmek.
stick to one's knitting
kendi işine bağlı kalmak Verb
stick to one's last
çizmeden yukarı çıkmamak, kendi işiyle uğraşmak, bilmediği işe burnunu sokmamak.
stick to one's principles
prensiplerine bağlı kalmak Verb
stick to one's principles
prensip bilerine bağlı kalmak Verb
stick to one's ribs
doyurmak.
stick to one's statement
ifadesine bağlı kalmak Verb
stick to one's text
metnine bağlı kalmak Verb
stick to one's verdict
kararına bağlı kalmak Verb
stick to one's views
görüşleri üzerinde ısrar etmek Verb
stick to one's views
görüşleri üzerinde israr etmek Verb
stick to one's word
sözünü tutmak Verb
stick to someone's ribs
çok doyurucu olmak Verb
stick to someone's ribs
çok lezzetli olmak Verb
(snow) to stick to
tutmak Verb
hold a stick to
boy ölçüşmek, denk olmak,
argo aşık atmak.
stick to ...
...'in arkasında durmak Verb
stick to a bargain
anlaşmaya bağlı kalmak Verb
stick to a job
bir işte kalmak Verb
stick to a resolve
bir karara bağlı kalmak Verb
stick to a timetable
bir programa göre hareket etmek Verb
stick to an offer
bir teklife bağlı kalmak Verb
stick to an offer
teklife bağlı kalmak Verb
stick to doing something
birşeyi yapmaya devam etmek Verb
stick to doing something
ısrarla birşeyi yapmak Verb
stick to doing something
birşeyi yapmakta diretmek Verb
stick to doing something
birşeyi yapmaktan vazgeçmemek Verb
stick to facts
gerçeklerden ayrılmamak Verb
stick to rrps
fiyatlara bağlı kalmak Verb
stick to something
birşeyde diretmek Verb
stick to something
birşeye bağlı kalmak Verb
stick to something
birşeyi yerine getirmek Verb
stick to something
birşeyde ısrar etmek Verb
stick to something
birşeyden vazgeçmemek Verb
stick to something
birşeye uymak Verb
stick to something
birşeyden şaşmamak Verb
stick to stamp on an envelope
zarfa pul yapıştırmak Verb
stick to the book
kurala uymak Verb
stick to the facts
gerçeklerden ayrılmamak Verb
stick to the knitting
kendi işine bakmak Verb
stick to the knitting
başkalarının işine karışmamak Verb
stick to the letter an agreement
bir anlaşmaya harfiyen uymak Verb
stick to the path
patikadan çıkmamak Verb
stick to the path
patikadan sapmamak Verb
stick to the path
patikadan ayrılmamak Verb
stick to the point
konuya odaklanmak Verb
stick to the point
konudan ayrılmamak Verb
stick to the point
meseleye odaklanmak Verb
stick to the point
meselenin özünü kaçırmamak Verb
stick to the ribs
doyurmak.
stick to the road
yoldan çıkmamak Verb
stick to the road
yoldan sapmamak Verb
stick to the road
yoldan ayrılmamak Verb
stick to the rules
kurallara uymak Verb
stick to the rules
kuralları harfiyen yerine getirmek Verb
stick to the rules
kurallara sıkı sıkıya uymak Verb
stick to the story
aynı hikâyeyi anlatmak Verb
stick to the story
aynı hikâyede ısrar etmek Verb
stick to the story
olayları aynı şekilde anlatmak Verb
stick to the subject
konuya odaklanmak Verb
stick to the subject
meseleye odaklanmak Verb
stick to the subject
konudan ayrılmamak Verb
stick to the subject
meselenin özünü kaçırmamak Verb
stick to your guns
inat etmek Verb
stick to your guns
bir adım geri atmamak Verb
stick to your guns
Nuh demek peygamber dememek Verb
not to stick trifles
önemsiz şeyler üzerinde durmamak Verb
stick close to the textbook
ders kitabına bağlı kalmak Verb
stick it to someone
acısını birinden çıkarmak Verb
stick it to someone
birinin canına okumak Verb
stick it to someone
birine acı çektirmek Verb
stick it to someone
birine bedel ödetmek Verb
stick like a bur to sb
birine sülük gibi yapışmak Verb
stick like wax to sb
birine sinek gibi yapışmak Verb
stick out to someone
birinin dikkatini çekmek Verb
stick out to someone
birine önemli gelmek Verb
stick something to sb
bir şeyin kabahatini birinin boynuna yüklemek Verb
stick up to
karşı çıkmak Verb
to get the wc end of the stick
bir işin hoş olmayan yanı ile uğraşmak zorunda kalmak (bir pazarlıktaki elverişsiz koşul
to get the wrong end of the stick
yapılanı
to get the wrong end of the stick
söylenileni
to stick out like a sore thumb
göze batmak, derhal göze çarpmak.
You'll stick out like a sore thumb with that hat on.
English-Turkish phrases from Zargan's own database