the country

English-Turkish Translation

  1. kır
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

make one's home in the country
kır kesiminde yerleşmek Verb
according to the custom of the country
memlekette âdet olduğu üzere
appeal to the country
genel seçime gitmek/karar vermek.
appeal to the country
seçime gitmek: başbakan ve kabineye güvensizlik oyu veren parlamentoyu feshederek seçim kararı almak.
be fresh from the country
şehre ilk kez gelmek Verb
be out of the country
memleket dışında olmak Verb
bury someone in the country
birini kendi memleketinde gömmek Verb
clear out of the country
memleketten kaçmak Verb
conclude to the country
davayı jüri heyetine havale etmek Verb
conclusion to the country
davanın jüriye havalesi
custom of the country
ülkenin gelenekleri Noun
depth of the country
ülkenin iç kısmı
down in the country
sayfiyede
drive the enemy out of the country
düşmanı memleketten kovmak Verb
dwell in the country
sayfiyede oturmak Verb
entering and leaving the country
memlekete girip çıkma
establish oneself in the country
kır kesimine yerleşmek Verb
evacuate children to the country
çocukları kır kesimine taşımak Verb
exclude immigrants from the country
göçmenleri ülkeden çıkartmak Verb
exclude immigrants from the country
göçmenleri ülkeye sokmamak Verb
exclude immigrants from the country
göçmenleri memleketten çıkarmak Verb
excursion into the country
kırlara gezinti
expel someone from the country
hudut dışı etmek Verb
first men in the country
bir ülkenin ileri gelenleri Noun
first men in the country
bir memleketin ileri gelenleri Noun
flee from the country
ülkeden kaçmak Verb, Law
flee the country
yurtdışına kaçmak Verb
fly the country
memleketten kaçmak Verb
fringe into the country
sayfiyeye çıkmak Verb
go about the country
memleketi gezmek Verb
go down to the country
(Br) sayfiyeye gitmek Verb
go to the country
seçime gitmek: başbakan ve kabineye güvensizlik oyu veren parlamentoyu feshederek seçim kararı almak.
go to the country
kendi seçim bölgesinin oyuna başvurmak.
going to the country
sine-i millete gitme
have a run in the country
sayfiyeye kaçmak Verb
have a small property in the country
sayfiyede küçük bir mülkü olmak Verb
have a small propertyin the country
sayfiyede küçük bir mülkü olmak Verb
have been well received through the country
memleketçe hüsnükabul görmek Verb
intellect of the country
bir memleketin kültür hayatı
leave the country
memleketi terk etmek Verb
live a quiet life in the country
sayfiyede sessiz sakin bir hayat sürmek Verb
live in the country
kırda oturmak Verb
live out in the country
sayfiyede oturmak Verb
living in the country
kır hayatı
make a sally into the country
sayfiyeye gitmek Verb
move about in the country
ülkenin muhtelif yerlerini gezmek Verb
order from within the country
memleket içi sipariş
person from the same part of the country
hemşeri
produce of the country
memleketin mahsullüü
prohibition to leave the country
yurtdışı yasağı Noun, Law
prohibition to leave the country
yurtdışına çıkış yasağı Noun, Law
remove into the country
(Br) sayfiyeye taşınmak Verb
roughness of the country
engebe
seek relaxation in the country
köyde dinlenmek istemek Verb
settle in the country
köye yerleşmek Verb
smuggle something out of the country
ülkeden dışarı bir şey kaçırmak Verb
stump through the country
seçim propagandası için memleketi dolaşmak Verb
the whole dignity of the country
devletin bütün ileri gelenleri Noun
throughout the country
memleketin her yerinde
trial by the country
jüri huzurunda dava
trial by the country
jüri tarafından muhakeme
up the country
memleketin içine doğru
whistlestop across the country
(US) seçim kampanyası için dolaşmak Verb
within the country
yurt içinde Adverb
work for the good of the country
memleket yararına çalışmak Verb
work for the good of the country
vatan uğruna çalışmak Verb
work for the good of the country
memleket uğruna çalışmak Verb
work for the good of the country
vatan yararına çalışmak Verb
the country's output
memleketin toplam hâsılası
diminish the country's wealth
ülkenin servetini azaltmak Verb
leave the country for good
bir memleketten temelli ayrılmak Verb
migration from the country side
kır kesiminden göç
migration from the country side
kırsal kesimden göç
rid the country of bandits
ülkeyi haydutlardan kurtarmak Verb
scour the country for sb
birini bulmak için memleketi taramak Verb
sever the economic aid to the country of
... ülkesine ekonomik yardımı kesmek Verb
vigorous enforcement of the country's law
ülkenin kanununun güçlü uygulanması
carry out the monetary policy of a country
bir ülkenin para politikasını yürütmek Verb
country where the establishment is effected
yerleşim ülkesi
drain away the specie of a country
bir ülkenin madeni parasını tedavülden kaldırmak Verb
entering of a country into the war
girmesi
entering of a country into the war
bir ülkenin savaşa girmesi Noun
entering of a country into the war
bir ülkenin savaşa katılması
exploit the national resources of a country
bir memleketin milli kaynaklarını işletmek Verb
exploit the national resources of a country
bir ülkenin milli kaynaklarını işletmek Verb
exploit the natural resources of a country
bir ülkenin doğal kaynaklarını işletmek Verb
get a country on the brink of war
bir memleketi savaşın eşiğine getirmek Verb
intervene in the internal affairs of a country
bir ülkenin içişlerine müdahale etmek Verb
intervene in the internal affairs of a country
bir ülkenin içişlerine karışmak Verb
make the tour of a country
bir ülkeyi dolaşmak Verb
purge the finances of a country
bir memleketin mali durumuna çekidüzen vermek Verb
put the finances of a country on a healthy footing
bir ülkenin maliyesini sağlam temellere oturtmak Verb
regiment the workers of a country
bir ülkenin işçilerini örgütlemek Verb
ruin the prestige of a country
bir ülkenin itibarını bozmak Verb
the economic situation (of a country
konjonktür
the laws governing a country
mevzuat
the management of a country's finances
maliye
the parts of a country outside the big cities
taşra
throttle the freedom in a country
bir ülkedeki özgürlüğü kısmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database