silahlı organize suç örgütü
Noun, Criminal Law
Mali Suçlarla Mücadele Koordinasyon Kurulu
Noun, Criminal Law
ceza kanunu
Noun, Criminal Law
asliye ceza mahkemesi
Noun, Law
ceza hukuku
Noun, Criminal Law
cezai yargılama usulü
Noun, Law
ceza yargılaması
Noun, Criminal Law
adli sicil
Noun, Criminal Law
cezai yaptırım
Noun, Criminal Law
elektronik suç, siber suç
Noun, Criminal Law
örgütlü suçla mücadele
Noun, Criminal Law
Mali Suçları Araştırma Kurulu
Noun, Criminal Law
mali suçları araştırma uzmanı
Noun, Criminal Law
suçun maddi unsurları
Noun, Law
organize suç
Noun, Criminal Law
organize suç örgütü
Noun, Criminal Law
organize suç örgütüne katılmak
Verb, Criminal Law
suçun manevi unsurları
Noun, Law
savaş suçları
Noun, International Law
savaş suçları mahkemesi
Noun, Law
beyaz yakalı suçları
Noun, Criminal Law
mutlak terör suçu
Noun, Law
kaçakçılık ve organize suçlarla mücadele (KOM)
Noun, Public Administration
bir suçu affettirecek harekette bulunmak
Verb
sakatlamak ve yaralamak suretiyle yapılan müessir fiil
kesin bir suç teşkil etmek
Verb
işlenen bir suçla ilişkisi olmak
Verb
işlenen bir suç ile ilişkisi olmak
Verb
eski bir suçlu olmak
Verb
suç işlemeye eğilimli olmak
Verb
en ağır şekilde cezalandırılan suç
atfedilen suçlama
Noun, Law
suç olarak sınıflandırmak
Verb
ciddi bir suç işlemek
Verb
örf ve âdet hukukuna göre suç sayılan fiil
bilgisayar suçu
Information Technology
bilgisayarla ilişkili suç
Noun, Criminal Law
bir suçu itiraf etmek
Verb
bir suça ortak olmak
Verb
aslında cezai müeyyide uygulanamayacak olan ancak istidlal ve ima yoluyla suç şeklinde yorumlanan fiil
mütemadi suç (failin harekete geçmesi ile son bulmayarak , icrası bir süre uzayan suç
mütemadi suç (tek bir kaza dairesi içinde işlenmemiş suç
bir şeyi suç diye adlandırmak
Verb
bir şeyi suç diye adlandırmak
Verb
suç duyurusunda bulunmak
Verb, Law
bir cinayeti ortaya çıkarmak
Verb
bir suçu açığa çıkarmak
Verb
cinayetin ortaya çıkarılması
suç gelirlerini maskelemek
Verb, Criminal Law
bundan sonra uzman kullanıcılar kayıt ve verileri kendi çıkarlarına yöneltirler
özel programlar uygulanarak bir giriş kodu bulunması yoluyla başka bilgisayarların programlarına girilmesi
bilgisayar aracılığıyla işlenilen suçlar
çevre suçu
Noun, Criminal Law
bir suçu ortaya çıkarmak
Verb
iade edilebilir suç
Noun, Law
mali suç
Noun, Criminal Law
suçtan elde edilen şeyler
Noun
bir suça karışmış olmak
Verb
şeref ve haysiyeti ilgilendiren cürüm
suç işleme ehliyeti olmama
suç işlemeye tahrik
Noun, Law
yüz kızartıcı suç
Noun, Law
ani suç (tek bir fiil ile meydana gelen suç
uluslararası suç
Noun, International Law
bir suç tahkikatı yapmak
Verb
suç işleme oranında ani artış
suç gelirlerinin aklanması
Noun, Law
örgütlü suç
Noun, Criminal Law
bir suç (cürüm) işlemek
Verb
öncül suç
Noun, Criminal Law
geçmişte işlenmiş bir suçu ayrıntılarına inerek yeniden incelemek
Verb
geçmişte işlenmiş bir suçu ayrıntılarına inerek yeniden inceleme
nispi terör suçu
Noun, Law
bir suçun kokusunu almak
Verb
ağır cezalık suç
Noun, Law
bir suçu örtbas etmek
Verb
yasaların cezalandırdığı cürüm.
cinayet yatağı olmak.
This district reeks with crime: Bu semt cinayet yatağıdır.
savaş suçu.
war criminal: savaş suçlusu.
Noun
bir suçu kökünden söküp atmak
Verb
insanlığa karşı işlenen suç
Noun, Law
insanlığa karşı suç
Noun, International Law
olağandışı cinsel ilişki suçları
Noun
hükümete karşı suç
Noun, Law
karı kocanın birbirine karşı işlediği suç
devlete karşı suç
Noun, Criminal Law
işlenmekte olan suç
Noun, Law
kıskançlık cinayeti
Noun, Law
tahrik altında işlenen suç
Noun, Law
kıskançlıktan doğan cinayet, aşk cinayeti.
Noun
eş ya da metresin sadakatsizliğinden doğan cinayet
(Fr) eş ya da metresin sadakatsizliğinden doğan cinayet
suç işlenmesinin önlenmesi
Noun, Law
suç işlemeye eğilimli suç
olay yeri inceleme
Noun, Law
cinayet dalgası, cinayetlerin hızla artışı.
Noun
kusursuz suç olmaz
Noun, Law