utmost

English-Turkish Translation

  1. son derece, en son, azamî, en fazla, en büyük, sonsuz.
    I have the utmost confidence in his abilities:
    Yeteneklerine sonsuz güvenim vardır.
    Secrecy is of the utmost importance: Gizlilik son derece önemlidir.
  2. en uzak, en nihayette.
    the utmost island.
  3. uttermost ile ayni anlama gelir. bir şeyin azamisi, en fazlası, son haddi, en büyük miktar/derece,
    vb. The hotel provides the utmost comfort: Otel, konforun azamisini sağlar.
  4. elinden gelen/gücünün yettiği şey.
    He did his utmost to benefit mankind: İnsanlığın yararına elinden geleni yaptı.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

do one's utmost
elinden geleni yapmak Verb
enjoy something to the utmost
sefasını sürmek Verb
exert oneself to the utmost
elinden gelen çabayı göstermek Verb
to the utmost
gırla
utmost care
azami titizlik ve dikkat
utmost care
büyük itina
utmost good faith
azami iyi niyet
utmost limit
en uç sınır
utmost secrecy
son derece gizlilik
utmost secrecy
büyük gizlilik
utmost secrecy
çok gizli
behave with utmost correctitude
tam doğrulukla hareket etmek Verb
get the utmost enjoyment out of sth
tadını çıkarmak Verb
get the utmost out of
en etkin bir biçimde kullanmak Verb
get the utmost out of
bir şeyin en iyisini elde etmek Verb
in the utmost danger
azami tehlike durumunda
of the utmost urgency
çok acele
of utmost importance
son derece önemli
prosecute a journey with the utmost dispatch
acele yolculuğa devam etmek Verb
prosecute a journey with utmost speed
yolculuğuna acele devam etmek Verb
to the utmost of my capacity
iktidarım dahilindeki bütün kapasitemi kullanarak
with the utmost dispatch
mümkün olduğu kadar çabuk
with the utmost expedition
çok acele ve titizlikle
with utmost precipitance
büyük acele ile
with utmost probability
pek muhtemelen
with utmost reluctance
hiç istemeyerek
English-Turkish phrases from Zargan's own database