vessel

English-Turkish Translation

  1. Noun gemi, tekne.
    A fishing vessel . A motor vessel . The port of Istanbul is filled with vessels of all kinds.
  2. Noun kap, tas, çanak, su kabı.
    A drinking vessel .
  3. Noun damar.
    blood vessel: kan damarı.
  4. Noun, Botany bitki damarı, boru.
  5. Noun (özellikle dinî anlamda) bir nitelige sahip kimse.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

burst of a blood vessel
damarın patlaması Noun, Medicine
burst of a blood vessel
damarda yırtılma Noun, Medicine
burst of a blood vessel
damar yırtılması Noun, Medicine
a single-wasted sailing vessel
salapurya Maritime Traffic
air vessel
uçak
arrest of vessel
gemiye el koyma
blood vessel
kan damarı. Noun
careen a vessel
karina etmek Verb
cargo vessel
yük gemisi
cargo vessel
şilep
coast guard vessel
sahil güvenlik teknesi
coastwise vessel
kıyı gemisi
cold storage vessel
soğuk hava gemisi
cold-storage vessel
soğuk hava depolu gemi
condemn a captured vessel
zapt edilen bir gemiyi seferden men etmek Verb
construction of a vessel
bir geminin yapımı
construction of a vessel
bir geminin inşaatı
contraband vessel
kaçakçı teknesi
course of vessel
gemi rotası Noun
deep sea vessel
açık deniz gemisi
delivery alongside the vessel
gemi yanında teslim
Dewar vessel
termos. Noun
discharge a merchant vessel
bir deniz ticaret gemisini boşaltmak Verb
dispatch vessel
avizo
escort vessel
refakat gemisi
expansion vessel
genleşme tankı Noun, Machinery
factory vessel
balık işleme gemisi
fishing vessel
balıkçı teknesi
fishing vessel
balıkçı gemisi
fitting out of a vessel
bir teknenin donatılması
foreign vessel
yabancı bandıralı gemi
free alongside ship/vessel
: gemi bordasında teslim.
freight vessel
yük teknesi
freight vessel
yük gemisi
full scantiling vessel
normlara tam uygun yapılmış gemi
full scantling vessel
istenilen ölçülere
full scantling vessel
normlara tam uygun yapılmış gemi
fully loaded vessel
tam yüklü gemi
fully-loaded vessel
tam yüklü gemi
get up a sunken vessel
batmış bir gemiyi çıkarmak Verb
idle vessel
hareketsiz duran gemi
interest in a vessel
bir tekne üzerinde hak
lade goods to a vessel
gemiyi yükletmek Verb
laid-up vessel
güvenlik nöbetçileri gözetiminde bağlanmış gemi
laid-up vessel
adamları dağıtılmış
landing vessel
karaya çıkartma teknesi
light vessel
fener dubası Noun
light vessel
demirli fener gemisi
light vessel
fener dubası (tehlikeli bir bölgeyi belirtmek için belirli bir yerde demirli fener gemisi
man a vessel
bir gemiyi adamla donatmak Verb
master of a coasting vessel
kabotaj kaptanı
master of a trading vessel
deniz ticaret gemisi kaptanı
master of coasting vessel
kıyı kaptanı
master of coating vessel
kıyı kaptanı
mercantile vessel
ticaret gemisi
merchant vessel
ticaret gemisi
merchant vessel
gemi
merchant vessel
denizde yük yolcu taşıma ve ticaret işlerinde kullanılan tekne
merchantile vessel
ticaret gemisi
military vessel
askeri gemi Noun, Military
mine laying vessel
mayın dökme teknesi
naval vessel
deniz aracı
oversea vessel
açık deniz gemisi
overseas vessel
açık deniz gemisi
passenger vessel
yolcu gemisi
patrol vessel
kıyı muhafaza botu
patrol vessel
karakol gemisi
patrolman vessel
kıyı muhafaza botu
pay the duties of a vessel
bir geminin resimlerini ödemek Verb
pay the duties of a vessel
bir geminin resmilerini ödemek Verb
pilot vessel
kılavuz gemisi
pressure vessel
basınçlı kap Noun
privileged vessel
öncelik hakkı olan tekne
public armed vessel
savaşta askeri personelle donatılan sivil gemi
public vessel
devlet gemisi Noun, Maritime Traffic
refrigerated vessel
soğuk hava depolu tekne
refrigerator vessel
soğutmalı gemi
refrigerator vessel
soğuk hava depolu tekne
relief vessel
kurtarma gemisi
rescue vessel
kurtarma gemisi
restore a vessel
bir gemiyi geri vermek Verb
salvage vessel
kurtarma teknesi
seagoing vessel
açık denizde çalışan gemi
seagoing vessel
açık denize çıkmaya elverişli tekne
seaworthy vessel
denizde yük veya yolcu taşımak için elverişli olan gemi
seaworthy vessel
denizde yük ya da yolcu taşımak için elverişli olan gemi
seed vessel
tohum kapçığı.
single-cruising vessel
tek başına seyreden gemi
small marine vessel
küçük deniz aracı Noun, Maritime Traffic
stateless vessel
tabiyetsiz gemi Noun, Maritime Traffic
steam vessel
buharlı tekne
steamship vessel
vapur
surface vessel
su üstü teknesi
surface vessel
yüzey aracı Noun, Transport
survey a vessel
ölçmek ve kontrol etmek Verb
survey a vessel
gemiyi görerek muayene etmek Verb
survey of a vessel
bir geminin eskpertizi Noun
to unload the cargo of a vessel
bir geminin yükünü boşaltma
trading vessel
ticaret gemisi
trans s hip to another vessel
başka bir tekneye aktarmak Verb
tranship to another vessel
başka bir tekneye aktarmak Verb
unload the cargo of a vessel
bir geminin yükünü boşaltmak Verb
war vessel
savaş gemisi
vessel length
gemi boyu Noun, Maritime Traffic
vessel mortar
gemici havanı Noun
vessel of charge
yük gemisi
vessel of inland navigation
iç sularda seyreden gemi
vessel on freight
yük arayan gemi
vessel operator
gemi işletmecisi Noun, Maritime Traffic
vessel routing
gemi rotalama Noun, Maritime Traffic
vessel routing system
gemi rotalama sistemi Noun, Maritime Traffic
vessel traffic services
gemi trafik hizmetleri (GTH) Noun, Maritime Traffic
vessel traffic services center
gemi trafik hizmetleri merkezi Noun, Maritime Traffic
load a vessel in bulk
bir gemiye dökme mal yüklemek Verb
put a vessel out of commission
bir gemiyi hizmet dışına çıkarmak Verb
put out a vessel on the roads
bir tekneyi demirlemek Verb
put up a vessel for freight
bir gemiyi yüklemek için ayırmak Verb
regional vessel traffic services
bölgesel gemi trafik hizmetleri Noun, Maritime Traffic
sale of vessel clause
sigortalı geminin satışı veya işletmenin devri halinde poliçenin otomatik olarak iptalini öngören tekne klozu
Law on Vessel Sanitation Tax
Gemi Sağlık Resmi Kanunu Proper Name, Law
Regulations on the Installation and Operation of Vessel Traffic Service Systems
Gemi Trafik Hizmetleri Sistemlerinin Kurulmasına ve İşletilmesine İlişkin Yönetmelik Proper Name, Law
English-Turkish phrases from Zargan's own database