wedge

  1. Noun takoz
  2. Noun kıskı, kama, çivi, takoz.
  3. Noun kıskı/üçgen şeklinde parça.
    a wedge of pie.
  4. Noun çivi yazısında çivi şeklinde işaret.
  5. Noun ayrılık yaratan şey.
  6. Noun
    wedge formation ile ayni anlama gelir. : (askerlikte) kama düzeni: sivri ucu düşmana çevrilmiş
    ters V şeklindeki taktik düzen.
  7. Noun araç, vasıta.
    To use letters of introduction as a wedge for entering a group.
  8. Noun kama şeklinde golf sopası.
  9. Verb
    wedge open/
    apart: kıskı ile ayırmak/yarmak/ parçalamak.
  10. Verb kıskı sokmak, kıskı sokarak sıkıştırmak.
    wedge the door (open/shut).
  11. Verb (dar bir yere) sıkıştırmak, kıstırmak.
    The people sitting close to me wedged me in/into the corner.
  12. Verb (dar bir yerden) zorlukla geçmek.
    He wedged himself through the narrow window.
ok tertibi uçuş
kanat düzeni: asker veya polisin yürüyüş kolunda kanat şeklinde açılmaları. Noun
ilk adımı atmak Verb
kamalamak Verb
önemli bir girişimin ilk adımı, gittikçe önemli gelişmeler gösteren başlangıç.
wedge ile ayni anlama gelir. : (askerlikte) kama düzeni: sivri ucu düşmana çevrilmiş ters V şeklindeki taktik düzen.
sıkıştırmak Verb
soğuk hava akımı
ayırmak Verb
ite kaka içeri girmek Verb
arasında uyumu bozmak Verb
ayırmak Verb