opposite

  1. karşı.
    The opposite side of the street.
  2. karşısında, karşı tarafta/tarafında.
    The map is opposite page 26.
    opposite the school: okulun karşısında.
  3. arka, ters.
    The printing on the opposite side of the page shows through this side.
  4. zıt, aksi, ters.
    Sour is opposite to sweet. Black is the opposite of white.
  5. karşılıklı.
    They sat opposite each other: Karşılıklı oturdular.
  6. Botany (a) karşılıklı, sapın karşılıklı tarafında olan (yaprak, çiçek), (b) bir organı düşey yönde öbürünün üst tarafında olan.
  7. zıt, muhalif.
  8. (bkz: antonym ).
  9. (sinema/TV) (baş artistle) beraber.
    She played opposite a famous actor in her first starring role.
karşıtlık
taban tabana zıt
taban tabana zıt
rakip program
rakip program (başka bir istasyondaki rakip bir radyo ya da televizyon programı
aksiinısöylemek Verb
karşı yönde
aksi istikamet
muhalefet hükümeti
karşıki ev
taydaş, benzer, muadil, başka bir kurumda/hükümette aynı mevkii işgal eden kimse.
an international
meeting between each minister and his opposite number.
karşıt düşünce
zıt kutup
karşı taraf
yolun karşı tarafı
karşı karşıya
birine birinin karşısında rol vermek Verb, Cinema
taban tabana zıt
karşı yönde
karşı yöne gitmek Verb
karşı sayfada
karşı sayfa da
ters yönden gelen bir gemiyle karşılaşmak Verb
(film) X karşısında oynamak Verb
birinin karşısında oturmak Verb
...'in tam tersi Noun
öbür aşırılık, ifratın tam başka türlüsü, zıt-aşırılık, tefrit.
to go from one extreme to the other:
bir aşırılıktan öbürüne (ifrattan tefrite) gitmek.
karşı cins