Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
opposite
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
karşı.
The opposite side of the street.
karşısında, karşı tarafta/tarafında.
The map is opposite page 26.
opposite the school
: okulun karşısında.
arka, ters.
The printing on the opposite side of the page shows through this side.
zıt, aksi, ters.
Sour is opposite to sweet. Black is the opposite of white.
karşılıklı.
They sat opposite each other
: Karşılıklı oturdular.
Botany
(a) karşılıklı, sapın karşılıklı tarafında olan (yaprak, çiçek), (b) bir organı düşey yönde öbürünün üst tarafında olan.
zıt, muhalif.
(bkz:
antonym
).
(sinema/TV) (baş artistle) beraber.
She played opposite a famous actor in her first starring role.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
being opposite
karşıtlık
complete opposite
taban tabana zıt
diametrically opposite
taban tabana zıt
program (me) opposite
rakip program
program me opposite
rakip program (başka bir istasyondaki rakip bir radyo ya da televizyon programı
say the opposite
aksiinısöylemek
Verb
the place opposite
karşı
opposite direction
karşı yönde
opposite direction
aksi istikamet
opposite government
muhalefet hükümeti
opposite house
karşıki ev
opposite number
taydaş, benzer, muadil, başka bir kurumda/hükümette aynı mevkii işgal eden kimse.
an international
meeting between each minister and his opposite number.
opposite opinion
karşıt düşünce
opposite or other side
ters
opposite pole
zıt kutup
opposite side
karşı taraf
opposite side of the road
yolun karşı tarafı
opposite to each other
karşı karşıya
cast someone opposite someone
birine birinin karşısında rol vermek
Verb, Cinema
diametrically opposite to
taban tabana zıt
in the opposite direction
karşı yönde
in the opposite direction
karşı yöne gitmek
Verb
inverse or opposite of sth
ters
on the opposite page
karşı sayfada
on the opposite page
karşı sayfa da
pass a ship on an opposite course
ters yönden gelen bir gemiyle karşılaşmak
Verb
persist in doing the opposite of what someone wants
zıt gitmek
Verb
play opposite x
(film) X karşısında oynamak
Verb
sit opposite to sb
birinin karşısında oturmak
Verb
the exact opposite of ...
...'in tam tersi
Noun
the opposite extreme
öbür aşırılık, ifratın tam başka türlüsü, zıt-aşırılık, tefrit.
to go from one extreme to the othe
r:
bir aşırılıktan öbürüne (ifrattan tefrite) gitmek.
the opposite sex
karşı cins
to be able to seduce the sex opposite quickly
hızlı (argo)
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.