mübarek geceler
Noun, Religion-Faith
gece görüş dürbünü
Noun, Military
gece görüş cihazı
Noun, Military
gece görüş gözlüğü
Noun, Military
gece görüş sistemi
Noun, Military
bir gecelik ilişki
Noun, Sexuality
tek gecelik ilişki
Noun, Sexuality
Amerikan gecesi
Noun, Cinema
(a) gece, geceleyin, (b) akşam (üstü), karanlık basarken.
sinemada seyircilere ikramiye dağıtıldığı gece.
uzatılmış polis nöbet saatleri
Noun
geceyi yiye içe geçirmek
Verb
(politika , Br) kritik oturum
geceyi geçirmek için bir oda bulmak
Verb
açılış gecesi, ilk gece, gala gecesi.
Noun
bir arkadaşa gece yatacak yer ayarlamak
Verb
iyi geceler! Allah rahatlık versin!
Exclamation
iyi geceler, geceniz hayırlı olsun.
have a good/bad night: iyi/rahat uyumak/uyumamak.
motel ya da konaklama tesisinde geçirdiği bir gece
kötü bir gece geçirmiş olmak
Verb
kandil
Noun, Religion-Faith
gecenin bir yarısı
Adverb
gece, geceleyin, gece vakti.
kısa bir süre karşılaşan ve belki de ömürlerince bir daha karşılaşmayacak insanlar gibi
geceyi ölmeden geçirmek
Verb
etc.: bir çok kereler/günler/geceler vb.
Many's the time he used to say that: O bunu çok kereler söylerdi.
gece ve gündüz açık karakol
korku salarak egemenlik sağlayan polis devleti
gece kalmak için kendine bir yer ayarlamak
Verb
gece gündüz çalışmak
Verb
bir hastanın gece bakımını üstlenmek
Verb
gece yarısına kadar çalışmak
Verb
bir yolcuyu gece konaklatmak
Verb
yardım için düzenlenen gece
karanlıktan yararlanarak.
gece karanlığından yararlanma
gece gündüz çalışmak
Verb
gece gündüz çalışmak
Verb
her gece, birçok geceler.
He goes out drinking night after night .
gece gündüz, durmadan, daima, aralıksız, fasılasız.
I think about her night and day.
tüm girişlerin denetlenmesi dahil
tüm müşteri cari hesaplarının günlük duruma getirilmesi
geceleyin dolaşan (külhanbeyi) bir kimse.
Noun
yatma zamanı içilen alkollü ya da sıcak içki
gecelik, yatak kıyafeti.
Noun
gece kulübüne devam etmek.
gece kasası (bankanın çalışma saatleri dışında müşterilerin otomatik olarak para yatırdıkları kasa
gece balıkçılı
(Nycticorax nycticorax, Nyctanassa violacea).
Noun
gece kilidi: dışarıdan anahtarla, içeriden mandalla kilitlenip açılan kapı kilidi.
Noun
ELT telgraf, gece tarifesine göre gönderilen telgraf.
mektup-telgraf, ELT, geceleri ucuz tarife ile gönderilen telgraf.
Noun
(US) mektup telgraf (ucuz gece mektubu
gece hayatı
Noun, Entertainment
gece lambası/kandili: geceleri yanar bırakılan loş ışık.
Noun
gece bağlantısı
Communication
gece nöbetindeki polis memuru
gece vardiyasında çalışan işçi
(Br) kambiyo simsarına kısa vadeli banka kredisi
(telefon) gece bağlantısı
kişinin dost sandıklarınca yapılan acımasız ve şaşırtıcı saldırı
gece harekatı
Noun, Military
gece kuşu, geceleri geç yatmayı âdet edinen kimse.
Noun
yatsı namazı
Noun, Religion-Faith
bağırtlak, geceleri öten kuş.
Noun
gece kullanılan banka kasası
gece okulu.
I learned English at/in night schoolnight school
Noun
gece ekibi: fabrika vb.'de gece çalışan işçiler.
Noun
gece nöbeti: gece ekibinin çalışacağı saatler.
work (on) the night shift: gece nöbetinde çalışmak.
Noun
insan gübresi, gübre olarak kullanılan insan dışkısı.
Noun
insan dışkısı
Noun, Environment-Ecology
komodin, başucu sehpası.
Noun
gece/karanlıkta görme (özelliği)
Noun
gece görülen (hayalet).
Noun
gece görüş
Noun, Military
gece nöbeti/vardiyası.
Noun
night watches: gece nöbeti saatleri/süreleri.
Noun
gece bekçisi, gece nöbetçisi.
Noun
gece giysisi/elbisesi.
Noun
(a) eğlence ile geçirilen gece, (b) hizmetçinin izinli olduğu gece.
bütün gece, sabaha kadar.
(US) dürüst olmayan yollardan kâr etmeye çalışan işletme
(gazete) gece nüshası
Noun
eğlenceli/unutulmaz bir gece geçirmek, gece geç vakitlere kadar eğlenmek.
(US) (tiyatro) bir şehirde bir temsil için kalma
.: geçen gün/gece/akşam vb.