Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
brief
Cozy
English-Turkish
Terms/Phrases
English-Turkish Translation
kısa (süreli).
brief interval
: kısa ara(lık).
for a brief period
: kısa bir süre için.
kısaltılmış, özetli, kısa(ca), muhtasar, mücmel, birkaç kelime ile ifade edilen.
a brief report on
DEVAMINI OKU
wether condition
: kısa bir hava raporu.
GİZLE
haşin, sert, kaba, nezaketsizce kısa.
kısa demeç/beyanat/izahat/yazı.
özetlenmiş/kısaltılmış yazı, rapor vb..
Law
(a) dava özeti, (b) dava dosyası, (c) yazılı belge.
+9
özet, hulâsa, kitap vb. özeti.
(bkz:
briefing
).
üzerinde Papanın mührü bulunan mektup.
bedava tiyatro bileti, paso.
mektup.
Transitive Verb
özetlemek, kısaltmak, hulâsa etmek/çıkarmak.
Transitive Verb
(kısa) talimat/bilgi vermek.
The pilots were briefed
: Pilotlara talimat verildi.
Transitive Verb, Law
(avukat) tutmak.
to brief a barrister
: avukat tutmak.
to brief a case
: dava dosyası düzenlemek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
English Turkish Phrases
accept a brief
savunma yapmayı kabul etmek
Verb
appeallate brief
temyiz layihası
Noun
appellate brief
temyiz dilekçesi
Noun, Law
be brief
kısa kesmek
Verb
business brief
işletme hakkında kısa haberler
Noun
counsel's brief
(Br) vekâletname
+49
counsel's brief
avukatın dava özeti
file a brief
(US) önerge vermek
Verb
file a brief
layiha vermek
Verb
hold a brief
(Br) mahkemede (avukat) temsil etmek
Verb
hold a brief
birini savunmak
Verb
in brief
kısaca(sı), sözün kısası, özetle, hulâsaten, özet/hulâsa olarak, birkaç kelime ile, hulâsai kelâm.
The
DEVAMINI OKU
commander outined in brief the duties.
GİZLE
news in brief
kısa haberler
Noun
reply brief
cevap dilekçesi
Noun, Legal Procedure
reply brief
cevap layihası
Noun, Law
research brief
araştırma yapılmadan önce uygulanacak pazarlama araştırmasının hedeflerini saptayan rapor
sea brief
savaşta tarafsız bir gemiye dış sular seferi için verilen gümrük belgesi
sea brief
savaş esnasında gemiye verilen taşıma izni
submit a brief
(US) önerge vermek
Verb
supplemental brief
ek dilekçe
Noun, Law
take a brief
(bir davayı) kabul etmek.
to be brief
sözün kısası, kısaca(sı).
trial brief
(US) duruşma önergesi
brief a barrister
avukata direktif vermek
Verb
brief a barrister
avukat tutmak
Verb
brief a case
bir davayı özetlemek
Verb
brief a counsel
bir avukata danışmak
Verb
brief a counsel
avukata danışmak
Verb
brief account
kısa hikâyesi
brief address
kısa adres
brief and friendly chat
hoşbeş
brief case
evrak çantası
Noun
brief counsel
avukat tayin etmek
Verb
brief curriculum vitae
künye
brief data
kısa veriler
brief historical account
tarihçe
brief in counsel
davacının avukata verdiği vekâletname
brief in opposition to ...
...'e itiraz dilekçesi
Noun, Law
brief instructions to a barrister
avukata kısa talimatlar vermek
Verb
brief of title
tapu özeti: bir mülkü satan/devreden/alan kimseyi ve mülkün sicilini özetleyen belge.
Noun
brief paper
dilekçe kâğıdı
brief peace
kısa süren barış
brief report
bülten
brief sojourn
kısa süre kalma
a brief history of sb's life
özgeçmiş
be brief with sb
biriyle konuşmayı kısa kesmek
Verb
deliver a brief to a barrister
avukata dava özetini vermek
Verb
have a watching brief for …
… in haklarını korumak/savunmak.
hold a brief for
(birisini) desteklemek, (deliller göstererek) savunmak, müdafaa etmek.
I hold no brief (I don't hold
DEVAMINI OKU
any brief) for him
: Onu desteklemiyorum/savunmuyorum.
I don't hold much brief for him
: Ona pek güvenim yok.
GİZLE
hold a brief for …
…i savunmak
Verb, Law
hold no brief for
birini savunmayı kabul etmemek
Verb
I hold no brief for him
onu savunmuyorum
supplemental brief in opposition
ek itiraz dilekçesi
Noun, Law
travel by brief stages
kısa mesafeler giderek yolculuk etmek
Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.
Bize Ulaşın
Geri-bildirimde bulunun
E-Posta
*
Mesaj
Gönder