sükûnetini muhafaza etmek
Verb
basiretini bağlamak, gözünü küllemek, gerçeği göremez hale getirmek.
tiftik
Noun, Textile Industry
berlin ile ayni anlama gelir. Berlin yünü.
botany ile ayni anlama gelir. merinos yünü, Avustralya yünü.
çamaşırda rengini atmayacak şekilde boyamak
Verb
müzmin, azılı, koyu, sabit fikirli, önyargılı, değişmez, islâh kabul etmez.
A sinner who was dyed in the wool.
dyed in the wool communist: azılı komünist.
cam pamuğu, cam yünü, cam elyafı.
Noun
grease ile ayni anlama gelir. kirli yün, yapağı.
kuzu yünü (ile yapılan kumaş).
Noun
fiyasko, neticesiz tartışma.
asbest.
mineral wool ile ayni anlama gelir.
Noun
bulaşık teli, çelik tel elyafı.
işlenmemiş yün. reprocessed wool
Noun
yün süngeri, yumuşak sünger
(Hippiospongia lachne). Florida ve Antillerde çıkan görünüşü yüne benzer sünger.
Noun
yün ayırımcısı: yünleri cinslerine göre ayıran kimse.
Noun
halis, saf, katışıksız, hakikî.
He was a real friend, all wool and a yard wide.
suya gidip susuz gelmek, Maraşa pirince giderken evdeki bulgurdan olmak.
yünün tenime değmeksi hoşuma gitmiyor
(US) birini aldatmak
Verb
yünü yumaklamak, yumak halinde sarmak.