arka plan. He has a lot of power, but he prefers to remain in the background. (bkz: foreground )
(resimde) zemin, diplik, geri, fon. a portrait against a blue background: mavi zemin üzerine yapılmış bir portre.
(bir olayı/durumu izaha yarayan toplumsal, tarihî vb.) önertiler. the background of the war: harbin önertileri.
+4
temel eğitim, tecrübe, gelişme, yetişme ve olgunlaşma alanı, görgü, aile terbiyesi. He has a technical DEVAMINI OKU
background: Teknik alanda yetişmiştir. a young man of excellent background: mükemmel yetişmiş bir genç. GİZLE
temel etkenler ve çevre koşulları: bir olayın nedenini oluşturan fiziksel, kültürel, ruhsal etkenler; DEVAMINI OKU
bir şeyin anlaşılmasına yarayan temel ilkeler/bilgiler. background information: temel bilgiler. I'll need a bit more background (information) before I can help you.GİZLE
Fizik (a) taban sayımı: bir sayaç algıcına, incelenen ışımetkin kaynak dışından gelen asalak ışınların yol DEVAMINI OKU
açtığı saymalar. (b) incelenen olayı açıklığa kavuşmaktan meneden/örten etkenlerin tümü. background noise: dip gürültüsü. GİZLE