1. (a) hediye etmek, (b) (nikâhta) gelini güveye vermek, (c) ihbar etmek, ele vermek.
  2. (a) bağışlamak, ihsan/ikram etmek, hediye/hibe etmek, bedava dağıtmak.
    He gave away all his money DEVAMINI OKU
    to the poor. (b) (nikâh töreninde) gelini damada vermek.
    Mary was given away by her father. (c) teşhir etmek, maskesini indirmek, içyüzünü açıklamak, (d) (sırrı) açıklamak/ifşa etmek. açığa vurmak.
    That remark gives away his real opinion on the matter. (e) (birisini) ele vermek, ihbar etmek, (birine) ihanet etmek.
    His way of speaking English gave him away. (f) elden kaçırmak, yitirmek.
    He gave away his last chance of winning the election when he said the wrong thing. GİZLE
bütün parasını bağışlamak Fiil
açıklama, açığa vurma, ifşa, istemeyerek ağzından lâf kaçırma/sırrı açıklama.
dead giveaway: apaçık DEVAMINI OKU
delil.
She tried to hide her feelings, but the tears in her eyes were a (dead) giveaway. GİZLE
hediye (dağıtımı): satışı/sürümü artırmak, maksadıyla veya bir malı tanıtmak için müşterilere dağıtılan çeşni.
hediyeli radyo/TV programı: kazanan yarışmacıya hediyeler dağıtan program.
dalavere, vicdansız muamele, bazılarını aldatarak başkalarına çıkar sağlama.
çok ucuz, bedava, beleş.
giveaway prices: çok ucuz fiyat, âdetâ bedava.
iyi bir fırsatı boşa harcamak Fiil
bir sırrı ifşa etmek Fiil
bedelsiz dergiler İsim
gelirlerini yalnızca aldıkları reklamlardan sağlayan ve okuyuculara bedelsiz dağıtılan dergiler İsim
kızını gelin vermek Fiil
ödülleri dağıtmak Fiil
bir şeyi ücretsiz dağıtmak Fiil
gizli plânları açığa vurmak, sırrı ifşa etmek,
k.d. baklayı ağzından çıkarmak.
(a) ağzından baklayı çıkarmak, sırrı açığa vurmak, (b) foyasını meydana çıkarmak.
 
 
Bize Ulaşın
Geri-bildirimde bulunun