Available on App Store
Get it on Google Play
TR
X
ç
ğ
ı
ö
ş
ü
good
Geniş Tasarım
İngilizce-Türkçe
Terimler/Kalıplar
Türkçe-İngilizce
Ingilizce-Türkçe Çeviri
Sıfat
dürüst, faziletli, iyi ahlâk sahibi.
a good man.
good breeding
: terbiye, iyi ahlâk.
Sıfat
iyi mükemmel, yeterli, tam, tatminkâr.
a good idea
: iyi bir fikir.
good food
: mükemmel/yeterli
DEVAMINI OKU
besin.
good health
: tam/mükemmel sağlık.
a good supply
: yeterli erzak/malzeme.
GİZLE
Sıfat
uygun, doğru, münasip, yerinde.
It is good that you are here
: Burada bulunmanız münasiptir.
a
DEVAMINI OKU
good advice
: yerinde bir nasihat.
Do what seems good to you
: Nasıl uygun görüyorsan öyle yap.
GİZLE
Sıfat
uslu, itaatli. terbiyeli, kibar.
a good child.
Be good when we visit your aunt
: Teyzenlere gidince uslu dur.
Sıfat
kerim, cömert, hayırhah, samimî, lûtufkâr.
a good deed.
Please be good enough to close the
DEVAMINI OKU
door
: Lütfen kapıyı kapayınız.
It's good of you to help. Say a good word for me. a good king.
GİZLE
Sıfat
(a) şerefli, saygıdeğer.
a good name. My good friend.
(b) geçerli, muteber.
His cheques are
DEVAMINI OKU
not good, because he has no money. The ticket is good for one month.
GİZLE
+30
Sıfat
bilgili, kültürlü, iyi eğitim görmüş.
She has a good background.
Sıfat
güvenilir, emin, sağlam.
You need good shoes for walking on the hills.
Sıfat
arı, saf, hakikî, hilesiz, katışıksız.
It is hard to tell counterfeit money from good money.
Sıfat
doğru, geçerli, sağlam, sahih, dakik.
good judgment. This watch keeps good time.
Sıfat
yararlı, yarayışlı, faydalı, sıhhî.
Fresh fruit is good for you. a good book.
Sıfat
lezzetli, taze, bozulmamış/yenilebilir (gıda).
A good apple. The eggs are old, I hope they're still good.
Sıfat
hoş, lâtif, şen, zevkli.
Have a good time.
Sıfat
cazip, çekici, güzel, yakışıklı.
She has a good figure.
Sıfat
düzgün, pürüzsüz.
Sıfat
candan, samimî, yakın.
a good friend.
Sıfat
yeterli, bol, dolgun.
a good supply.
Sıfat
âlâ.
Sıfat
müsait.
a good day for fishing. a good chance for getting a job.
Sıfat
hünerli, akıllı, becerikli, mahir, yetenekli.
a good manager. good at arithmetic. He's good at languages.
Sıfat
kusursuz, mükemmel, dörtbaşı mamur.
a really good job. a good play. to do a good job.
Sıfat
yeni, temiz (elbise).
Don't play in the woods, you're wearing good clothes. He wore his good suit to the office today.
Sıfat
sağlıklı, sağlam, sıhhatli.
good lungs. good eyes.
Sıfat
tam, tüm, dolu, bütün.
a good day's work
: tam bir günlük iş.
Sıfat
(a) büyük, çok.
a good amount
: büyük miktar.
We travelled a good distance
: Uzun bir seyahat
DEVAMINI OKU
yaptık. (b) en az, hiç olmazsa.
It's a good mile away
: En az bir mil uzaktadır.
He wasted a good half hour
: En az yarım saat kaybetti.
GİZLE
Sıfat
(hava) güzel, lâtif.
good weather.
Sıfat
hayırlı.
Sıfat
(et) yağsız.
Sıfat
dini bütün, müstakim.
İsim
iyilik, hayır.
do someone good
: birine iyilik yapmak, hayır işlemek.
He does a lot of good
DEVAMINI OKU
for the town by giving money to build new schools.
GİZLE
İsim
yarar, fayda, menfaat.
I work for the good of my family.
İsim
iyi/hayırlı/yararlı şey.
İsim
sığır etinin niteliğine göre derecelendirilmesinde
choice
'tan (en âlâ, seçme) sonra gelen nitelik.
Ünlem
(bazen
very good
denir): iyi! güzel! mükemmel! pek âlâ!
Zarf
iyi. (
Good
sözcüğünün belirteç olarak kullanılması hakkında
good
1
sonundaki nota bakınız).
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim
Indirim kodları, kupon ve kampanyalar için Jarrt
Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler
allege one's good faith
iyi niyetli olduğunu iddia etmek
Fiil
assert one's good faith
iyi niyetini belirtmek
Fiil
bad cholesterol
kötü kolesterol
İsim, Tıp
bad cholesterol
düşük yoğunluklu lipoprotein
İsim, Tıp
be as good as one's word
sözünün eri olmak, vaadini /sözünü tutmak.
be jealous of one's good name
birinin şöhretini kıskanmak
Fiil
+159
be rewarded for one's good deeds
yaptığı iyi işler için ödüllendirilmek
Fiil
be too good for one's situation
bulunduğu mevkiden çok daha iyisine layık olmak
Fiil
do one's heart good
sevindirmek, içini/gönlünü ferahlatmak.
export of goods
mal ihracatı
İsim, Ticaret
export of goods
emtia ihracatı
İsim, Ticaret
export of goods
ticari mal ihracatı
İsim, Ticaret
for the good of one's health
sağlığı için
get good value for one's money
parasının karşılığını almak
Fiil
give one's mite for a good cause
karınca kararınca yardım etmek
Fiil
give someone a good piece of one's mind
birine ağzına geleni söylemek
Fiil
Good call!
Doğru karar!
Ünlem, Deyim
Good call!
Tebrikler, doğru tahmin!
Ünlem, Deyim
Good call!
İyi düşündün!
Ünlem, Deyim
Good call!
İyi tespit!
Ünlem, Deyim
Good call!
İyi fikirdi!
Ünlem, Deyim
good deeds
hasenat (outdated)
İsim
have a good laugh at someone's expense
birisinin haline gülmek.
have one's good points
üstünlükleri olmak
Fiil
It's for your own good.
Kendi iyiliğin için.
Cümle, Deyim
It's for your own good.
Senin iyiliğin için.
Cümle, Deyim
imperil one's good name
itibarını lekelemek
Fiil
invest one's money to good account
parasını iyi bir şeye yatırmak
Fiil
make good one's claim
talebinde haklı olduğunu ispatlamak
Fiil
make good one's claims
iddialarını kanıtlamak
Fiil
make good one's retreat
düşmandan sıyrılmak
Fiil
offer one's good offices
hizmet teklifinde bulunmak
Fiil
plead one's good faith
iyi niyetini ileri sürmek
Fiil
plead one's good faith
iyi niyetini mazeret olarak ileri sürmek
Fiil
prove one's good intentions
iyi niyetini göstermek
Fiil
put a good face on one's actions
memnun olmadığı halde memnun görünmek
Fiil
refer one's success to good teaching
başarısını iyi eğitime atfetmek
Fiil
sell one's farm at a good lay
(US) çiftliğini uygun bir fiyata satmak
Fiil
(person) good
doğru
amazingly good
yaman
be good
iyi olmak
Fiil
come good
yoluna girmek
Fiil
come good
sonu iyi bitmek
Fiil
come good
tatlıya bağlanmak
Fiil
common good
amme menfaati
contraband good
kaçak mal
fairly good
iyice
fancy good
fantezi eşya
finished good
mamul mal
frightfully good
yaman
inferior good
düşük mal
intermediate good
ara mal
neighbourliness good
(politika) iyi komşuluk
no- good
haylaz
no- good
yaramaz
normal good
gelirin artması ile birlikte kendisine olan salt talebin arttığı mal
normal good
normal mal
pretty good
iyice
public good
umumi menfaat
public good
genel çıkar
seized good
hacizli mallar
semi-finished good
yarı mamul
specified good
belirlenen mallar
spoiled good
bozuk eşya
upbringing good
iyi terbiye görme
very good
çok iyi
very good
pek iyi
good articles
sağlam mallar
İsim
good authority
güvenilir kaynak
good banknote
sahici banknot
good bargain
ucuza satın alma
good bargain
karşı iş
good behaviour
iyi davranış davranma
good behaviour
hüsnühal
good behaviour
iyi davranış
good behaviour
usluluk
good breeding
iyi eğitim
good breeding
edep
good businessman
iyi iş adamı
good buy
ucuza almak
Fiil
good care
yakın ilgi
İsim
good cause
makbul sebep
good cause
geçerli neden
good character
iyi karakter
good cheap
ucuz fiyat
good conduct
hüsnühal
good consideration
mukabil eda
good consideration
ivaz
good consideration
görgü kurallarına dayanarak verilen karşılık
good consideration
edim
good consideration
maddi değeri olmayan ve gerçek bir fedakârlığı temsil etmeyen şefkat gibi bir şey
good country
(İskoçya) jüri üyeleri
İsim
good debts
teminatlı alacaklar
İsim
good deed
iyilik
good defence
haklı savunma
good delivery
(borsada) teslim edilebilir
good excuse
geçerli mazeret
good family
iyi aile
good feeling
uysallık
good feeling
yakınlık
good form
adab-ı muaşeret
good fortune
baht
good fortune
açık talih
good fortune
ikbal
good grace
lütuf
good grace
iltifat
good grace
elverişli koşullar
good hand
güzel el yazısı
good hand
akıcı el yazısı
good health
afiyet
good health
(sigorta) sağlıklı
good health
iyilik
good health
sağlam
good hinting
girişiminizde başarılar
good judgment
mantık
good jury
itiraz kabul etmez jüri
good looking
çekici
good looking
yakışıklı
good luck
açık talih
good luck
şans
İsim
good luck
kadem
good manners
terbiye
good manners
edep
good mark
iyi not
good marksman
nişancı
good medium
orta kalite
good memory
iyi hafıza
good memory
iyi bellek
good money
kalp olmayan para
good money
iyi para
good morals
aktöre
good news
iyi haber
good news
hayırlı haber
good news
muştu
good opportunity
iyi fırsat
good paper
geçerli senet
good plan
iyi plan
good presentation
geçerli senet sunma
good presentment
geçerli senet sunma
good progress
iyi ilerleme
good provider
iyi aile babası
İsim
good reason
haklı sebep
good receipt
muteber makbuz
good references
iyi referanslar
İsim
good reputation
iyi şöhretli
good repute
şeref
good repute
şan
good security
iyi güvence
good security
sağlam güvence
good soldier
iyi asker
good spirits
neşe
good tariff
mal tarifesi
good taste
zevk
good tender
amaca uygun teklif mektubu
good terms
iyi ilişkiler
İsim
good through
borsada belirtilmiş bir fiyat
good through
belirtilmiş bir süre içinde
good through
iptal edilmediği ya da değiştirilmediği takdirde menkul kıymetler ya da emtia alımı ya da satımı emri
good title
kanuni mülkiyet
good title
itiraz kabul etmez mülkiyet
good value
iyi değer
good value
seçme mal
good works
hayır işleri
İsim
be good !
uslu dur
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.
Türkçe-Ingilizce Çeviri
well-behaved
Türkçe-Ingilizce çeviriler: Zargan Ltd.
Please enable JavaScript to view the
comments powered by Disqus.
Bize Ulaşın
Geri-bildirimde bulunun
E-Posta
*
Mesaj
Gönder