İsim güzellik, hüsün, cemal. to be in the flower of one's beauty: güzelliğinin en parlak çağında olmak. DEVAMINI OKU
beauty cream: güzellik kremi. beauty shop: güzellik salonu. beauty is in the eye of beholder a.s. Gönül kimi severse güzel odur. GİZLE
İsim güzel (kız/kadın). She was a beauty in her day: Vaktiyle/gençliğinde güzel bir kadındı.
İsim güzel şey (sanat eseri, bina vb.).
İsim çekicilik, cazibe, hoşa giden/hayran eden nitelik. That childish smile gives her an original beauty.
İsim üstünlük, avantaj, iyilik. One of the beauties of this medicine is its freedom from side-effects: DEVAMINI OKU
Bu ilâcın üstünlüklerinden biri, yan etkileri olmamasıdır. The beauty of my plan is that it would cost so little. That's the of it: (Onun) iyiliği/üstünlüğü burada. GİZLE
İsim (alay maksadıyla) olağanüstü/fevkalâde şey. My hangover next day was a beauty: Sarhoşluğumun ertesi DEVAMINI OKU