sicim.
a bit of paper: bir parça kâğıt.
a (little) bit of hope: biraz(cık) ümit.
a tiny little bit: çok az, (bir)azıcık.
not a bit of it: asla, kat'iyen, ne gezer!
Don't believe a (single) bit of it: Bir kelimesine bile inanma(yınız).
the least bit: zerre kadar, hiç, asla, kat'iyen.
I'm not the least bit worried. It is not a bit of use: (Hiç) bir işe yaramaz.
quite a bit: oldukça, bir hayli.
He is a bit jealous: Biraz kıskanıyor.
to have a bit of something: biraz birşeyler yemek (birkaç lokma yemek yemek).
a bit of advice: biraz öğüt/nasihat.
a bit of luck: talih, devlet kuşu.
What a bit of luck: Ne şans!
in bits: parçalar halinde, parça parça.
in bits and pieces: parça parça, azar azar.
Bring all your bits and pieces: Neyin varsa (bütün döküntünü) getir.
And a bit over: Daha da fazla.
When it comes to the bit: İş bu raddeye gelince.
every bit: tamamıyla, baştanbaşa, sapına kadar.
He is every bit a soldier: Sapına kadar askerdir.
GİZLE