bahanesi hazır olmak
Fiil
mazeret olarak ileri sürmek
Fiil
bilmediğinden hatalı davandığını iddia etmek
Fiil
sudan bahane, saçma mazeret.
mazereti olmadan mevcut bulunmamak
Fiil
bahane kabul etmemek
Fiil
mazeretsiz bir yerde bulunmamak
Fiil
bir yerde mazeretsiz olarak bulunmamak
Fiil
bir yerde mazeret siz olarak bulunmamak
Fiil
affetmek dilecek yanı yok
mazeret olarak ileri sürmek
Fiil
birini bir bahane ile yatıştırmak
Fiil
yazılı özür göndermek
Fiil
yazılı özür zrü göndermek
Fiil
birine özür notu yazmak
Fiil
izin vermek, müsaade etmek.
He was excused from the school. You're excused: Gidebilirsiniz.
The class was excused: Sınıfa izin verilmişti.
merakımı mazur görün ama ...
(a) özür/af dilemek, (b) muaf tutulmak, serbest bırakılmak.
to excuse oneself from the duty. (c)
(gitmek vb. için) izin/müsaade istemek.
He excused himself from the party.
hastalık yüzünden özür dilemek
Fiil
birinin gelmemesini mazur görmek
Fiil
birini mevcut bulunamayacağı için mazur görmek
Fiil
kötü/başarısız bir örnek/numune.
He is a poor excuse for a poet: Kötü bir şair örneğidir.
His latest effort is a poor excuse for a novel: Son eseri başarısız bir roman örneğidir.
Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz.
Hukuk
birine özür notu yazmak
Fiil