nobody

hiç kimse.
She likes nobody and nobody likes her. There's nobody in the room.
She said she DEVAMINI OKU
loved nobody but me: Yalnız beni sevdiğini (= benden başka hiç kimseyi sevmediğini) söyledi. GİZLE
önemsiz/tanınmayan kimse, adı sanı yok, sosyal mevkii olmayan kişi.
I want to be famous, I'm tired DEVAMINI OKU
of being nobody.
He's a mere nobody: O önemsiz bir kişidir/solda sıfırdır. GİZLE

be nobody

önemsiz bir kimse olmak Fiil

there was nobody

kimsecikler yoktu

treat someone as a mere nobody

birine solda sıfır gibi davranmak Fiil

Nobody asked you!

Sana soran oldu mu? Cümle, Deyim

Nobody asked you!

Sana soran olmadı! Cümle, Deyim

Nobody asked you!

Sen kendi işine baksana! Cümle, Deyim

nobody at all

kimsecik

Nobody was a penny the worse

Kimsenin burnu kanamadı/kimseye zararı dokunmadı.

nobody's business

kimse karışamaz

be nobody in particular

özel bir kimse olmamak Fiil

be nobody's fool

akıllı/kurnaz olmak/davranmak,
k.d. faka/tongaya basmamak,
mec. (dolma) yutmamak.
He's DEVAMINI OKU

like nobody's business

fevkalâde, eşsiz, mükemmel.
That man plays piano like nobody's business.

there was nobody about

etrafta kimse yoktu

Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.

İngilizce-Türkçe