birisinin geçmiş kusurlarını yüzüne vurmak, kirli çamaşırlarını ortaya sermek.
Çok da uzak olmayan bir gelecekte
Zarf
Çok da uzak olmayan bir geçmişte
Zarf
geçmişteki itibarıyla geçinmek
Fiil
geçmişle ilişkisi kalmamak
Fiil
geçmişle bağlarını koparmak
Fiil
mevkii işgal ettiği sırada
geçmişin tatsız anılarını silmek
önünden/üzerinden uçmak/geçmek.
epey bir zamandan beri.
for some time to come: daha epeyce bir müddet.
geçmişe takılıp kalmak
Fiil
geçmişteki olayları atlatamamak
Fiil
süratle veya azametle geçmek
Fiil
bir mevkiye atanmaya layık görülen aday
geçmişte yaşananların aksine
Zarf
yürüyerek/koşarak geçmek/geçip gitmek.
geçmişte dolayısıyla da sözleşmeden önce yapılmış ödemeler
sözleşmeye göre ödenmesi yapılmamış hesap
vadesinde ödenmemiş herhangi bir borçlanma aracı
vakit geçtikten sonra çekilen protesto
üstat, usta: bilgi, görgü ve tecrübede üstün kimse.
İsim
(bir cemiyet, lonca, meslek kuruluşu vb. de) önceki başkan.
İsim
belirli geçmiş zaman: geçmişte başka bir olaydan önce olup bitmiş işi bildiren eylem kipi.
had + past participle şeklinde yapılır.
“I had left home before he arrived: O gelmeden önce evden ayrıldım.” tümcesindeki
“I had left” bu kiptedir.
ümitsiz, çaresiz (hastalık, durum vb.).
He's past praying for: Artık ümit yok, kurtulması/tedavisi imkânsız.
bir daha ele geçmeyecek şekilde kaybolmuş
iyileşme ümidi olmadığı durum
(bir dereceden sonra) artık aldırmamak/vız gelmek.
artık ne olursa olsun aldırmamak
Fiil
tedavisi olanak dışı olmak
Fiil
bir daha ele geçmeyecek şekilde kaybedilmiş olmak
Fiil
emeklilik yaşını geçmek
Fiil
(a) tartışılamaz, münakaşa götürmez, apaçık, bedihî, âşikâr.
The fact is beyond dispute. (b) kesin, son, kat'î, nihaî.
anımsanamaz, anımsanması/hatırlanması/geri getirilmesi olanaksız.
islâh edilemez, kurtarılamaz.
eski tasarruflardan yararlanmak
Fiil
onarılması olanaksız hasar
geçmiş ile gelecek arasındaki bağ
geçmiş ile gelecek arasındaki bağ
hava tehlikesinin bitmiş olduğunu bildiren sinyal
hava tehlikesinin bitmiş olduğunu gösterme işareti
yol önümüzden geçmek yor zaman geçtikçe
geçmiş deneyimlerinden ders almak
Fiil
gece yarısını epey geçtikten sonra
eşsiz, üstün, fevkalâde, eşi yok, emsalsiz, kıyas kabul etmez, mukayese edilemez.
(bir kimsenin bir şeyi yapacağına) inanmak, ihtimal vermek, sanmak.
I wouldn't put it past him to cheat at cards: Onun iskambilde hile yapacağına inanırım (pekâlâ hile yapar).