aklına esmek aklından geçirmek
Fiil
komşularını hor görmek
Fiil
düşünce kuruluşu
İsim, Siyaset-Ulusl. İlişkiler
birisini çabuk düşünüp kesin karar vermeye zorlamak.
The unexpected news gave him furiously to think.
+187
düşünürken geçirilen zaman
aşırı gürültüden yakınma ifadesi
İsim
Bana kalırsa, bence, fikrimce.
I tend to think that's not a good solution.
birşey üzerinde düşünüp taşınmak
Fiil
bir konferansı ilginç bulmak
Fiil
teklifi yeniden düşünmek
Fiil
bir teklifi yeniden düşünmek
Fiil
bir gösteriyi uyutucu bulmak
Fiil
Avrupalı gibi düşünmek
Fiil
avrupalı gibi düşünmek
Fiil
geçmişte olanları düşünmek
Fiil
geçmişe dönüp bakmak
Fiil
kötü şeyler düşünmek
Fiil
gözünde birinin itibarı azalmak
Fiil
biri gözünden düşmek
Fiil
biri hakkında kötü düşünmek
Fiil
(a) fikrini değiştirmek, vaz geçmek, caymak.
I was going to ask a question, but thought better of DEVAMINI OKU (doing) it. (b) daha iyi saymak, hakkındaki kanaatini düzeltmek.
GİZLE
iyi bir fikir olmadığına karar vermek
Fiil
biri hakkındaki kanaatini düzeltmek
Fiil
büyük başarılar elde etmeyi hedeflemek
Fiil
büyük hedefler koymak
Fiil
araştırma merkezi, uzman danışmanlar kurulu.
İsim
uygun/münasip görmek.
By all means, do if you think fit: Uygun görüyorsanız, hay hay, yapın.
kendi kararlarını kendi almak
Fiil
kendi başına düşünebilmek
Fiil
kendi başına karar almak
Fiil
biri hakkında çok iyi izlenimleri olmak
Fiil
herhangi bir konferans ya da sempozyum
gerekli olduğunu düşünmek
Fiil
gerekli olduğuna inanmak
Fiil
mümkün olduğunu düşünmek
Fiil
mümkün olduğuna inanmak
Fiil
gözünde birinin itibarı azalmak
Fiil
biri hakkında kötü düşünmek
Fiil
biri gözünden düşmek
Fiil
çok sevmek/hoşlanmak.
I don't think much of that: O hiç hoşuma gitmez.
(a) çok sevmek, (b) -le çok övünmek, pek değer vermek.
think no end of oneself: kendini çok beğenmek.
kendini çok önemli görmek
Fiil
önem vermemek, kolay görmek.
birşeyin önemli olmadığını düşünmek
Fiil
birşeye önem vermemek
Fiil
birşeyi önemsiz görmek
Fiil
hatırlamak, düşünmek, hayal etmek, saymak.
I couldn't think of it: Dünyada böyle bir şey yapamam/yapmayı
DEVAMINI OKU aklıma bile getirmem.
I think very highly of him: Benim nazarımda onun değeri büyüktür.
He is well thought of: İtibarı yüksektir, hatırı sayılır.
I told him what I thought of him: Ona haddini bildirdim, ne mal olduğunu yüzüne karşı söyledim.
GİZLE
(a) önemsiz saymak, kale almamak, hesaba katmamak, önem/kıymet vermemek, (b) çekinmemek, tereddüt etmemek.
birine kibar davranmak
Fiil
birine karşı düşünceli davranmak
Fiil
birini aday olarak düşünmek
Fiil
birini aday olarak düşünmek
Fiil
birinin birşey olduğunu düşünmek
Fiil
birini birşey olarak görmek
Fiil
hemen harekete geçmek
Fiil
hızlı düşünüp karar almak
Fiil
kendine kötü muamele edildiği kanısında olmak
Fiil
kendisine kötü muamele edildiğini düşünmek
Fiil
kendini üstün görmek
Fiil
sadece kendini düşünmek
Fiil
düşünüp bulmak/çıkarmak/halletmek, düşünerek bir sonuca varmak.
düşündüklerini süzgeçten geçirmeden söylemek
Fiil
düşündüklerini ortaya söylemek
Fiil
birşeyi iyice düşünmek
Fiil
birşeyi enine boyuna düşünmek
Fiil
birşeyi dikkatle düşünmek
Fiil
alışılmışın dışında hareket etmek
Fiil
alışılagelmişin dışında kararlar almak
Fiil
alışılmamış şekilde düşünmek
Fiil
üzerinde/etraflıca düşünmek, düşünüp taşınmak.
birşeyi iyice düşünmek
Fiil
birşeyi dikkatle düşünmek
Fiil
birşeyi enine boyuna düşünmek
Fiil
yorum, olayları inceleyen/yorumlayan yazı.
İsim
biri hakkında iyi fikri olmamak
Fiil
salim kafayla düşünmek
Fiil
serinkanlılıkla düşünmek
Fiil
araştırma merkezi, uzman danışmanlar kurulu.
İsim
çok değer vermek, çok sevmek.
birini son derece beğenmek, takdir etmek, sevmek.
He may get angry sometimes, but he really thinks the world of you.
birşeyin sonuçlarını düşünmek
Fiil
birşeyin sonuçlarını tartmak
Fiil
kendi kendine düşünmek
Fiil
birine fazla değer vermek
Fiil
(a) kendini beğenmek, (b) hep kendini düşünmek.
bir şey hakkında iyi düşünüp taşınmak
Fiil
düşünüp bulmak, akıl etmek, tasarlamak.
bir yolculuk için bazı güzergâhlar düşünmek
Fiil
birşeyi düşünüp bulmak
Fiil
bir fikir ortaya atmak
Fiil
birşeyi ortaya atmak
Fiil
biri hakkında iyi düşünmek
Fiil
takdir et(me)mek, kıymet/değer ver(me)mek.
I don't think much of his ideas: Onun fikirlerine kıymet vermem.
Aklıma gelmişken (söyleyeyim), ha … , sahi.
come to think of it, he has already been given what he needs.
Çok da önemsemedim.
Cümle
Fazla üzerinde durmadım.
Cümle
Fazla kafama takmadım.
Cümle
Pek ciddiye almadım.
Cümle
Pek ciddiye almadım.
Cümle
Çok da önemsemedim.
Cümle
Fazla üzerinde durmadım.
Cümle
Fazla kafama takmadım.
Cümle
Onu düşününce tüylerim ürperiyor.
… hiç aklıma gelmezdi.
Cümle
… olacağına söyleseler inanmazdım.
Cümle
önemli saymamak, mühimsememek.
birini gözü tutmamak
Fiil
birinden pek hoşlanmamak
Fiil
birinden fazla hoşlanmamak
Fiil
(a) uygun/münasip/muvafık görmek.
She may see fit to ignore the whole incident. (b) acele karar
DEVAMINI OKU vermek (ekseriya yanlış/uygunsuz karar).
GİZLE
onlar hep aynı fikir dedirler
İsim
daha iyi düşünmek, tekrar teemmül etmek, fikrini değiştirmek.
She was tempted to make a sarcastic DEVAMINI OKU retort, but thought better of it: Alaycı bir cevap vermek üzere iken fikrini değiştirdi.
GİZLE
(a) önem vermemek, mühimsememek, kolay sanmak.
He thinks nothing of walking 25 km.: 25 km. yürümeyi
DEVAMINI OKU kolay sanıyor. (b) anlayamamak.
I could make nothing of what he said. GİZLE
! İnsanoğlunun aya gideceği kimin aklına gelirdi?
To think that he was once rich! Onun vaktiyle
DEVAMINI OKU zengin olduğuna bin şahit gerek.
GİZLE
aklına gelebilen her fikri ileri sürmek
Fiil
! Acayip, kimin aklına gelirdi?
! Hayret, kimin aklına gelirdi?