sözünü eylemle desteklemek
Fiil
sözlerini teyit etmek
Fiil
sözlerini zorla seçmek
Fiil
sözünü geri almak,
k.d. tükürdüğünü yalamak.
sözünü geri almak; tükürdüğünü yalamak.
sözünü esirgememek, açıkça/dobra dobra konuşmak.
He does not mince matters/his words: Sözünü sakınmaz,
DEVAMINI OKU dobra dobra konuşur.
He didn't mince matters with me: Yüzüme karşı/açıkça /çekinmeden söyledi.
Not to mince matters she just wasn't good: Açıkçası (sözün kısası) onda aranan liyakat yoktu.
GİZLE
(a) birisine akıl öğretmek, ne söylemesi gerektiğini öğretmek, (b) uydurup birisinin ağzından konuşmak,
DEVAMINI OKU birisine söylemediği sözleri atfetmek.
GİZLE
sözlerini yalanlamak
Fiil
(karşısındakinin) ağzından sözü kapmak; leb demeden leblebiyi anlamak.
You have taken the words out DEVAMINI OKU of my mouth: Ben de tam bunu söyleyecektim.
GİZLE
birinin sözlerine yanlış anlam vermek
Fiil
sözlerini boşa harcamak
Fiil
kullandığı sözcükleri tartmak
Fiil
dava konusu olabilecek yazılar
İsim
meblağın yazı ile belirtilmesi
istenilen sözcükleri bulamamak
Fiil
anlatılamayacak kadar budala olmak
Fiil
büyük çaptaki eğilimleri ve gündelik konuları tanımlayan terim
yeni sözcükler icat etmek
Fiil
ağız kalabalığına getirmek
Fiil
hakaret dolu sözcükler
İsim
hakaretamiz sözcükler
İsim
hakaret edici sözler
İsim
sözcüklerden çıkarılan tam anlam
birinin sözlerinden anlam çıkarmak
Fiil
sözlerin tam anlamını kavramak
Fiil
bir mektuba bazı sözlerle başlamak
Fiil
söylediği tam sözler
İsim
aynen (bu sözlerle).
He didn't say in so many words: Aynen öyle söylemedi.
I told him in so DEVAMINI OKU many words: Ona aynen böyle söyledim.
GİZLE
aynen, açıkça, kesinlikle, kesin olarak.
He told me in so many words to go to Hell: Bana aynen
DEVAMINI OKU "cehennem ol!" dedi.
He did not say it in so many words: Aynen böyle demedi (fakat böyle demeğe getirdi).
GİZLE
kaçamaklı/dolambaçlı konuşmak, lâfı gevelemek.
birinin sözlerini yanlış yorumlamak
Fiil
birinin sözlerini yanlış yorumlamak
Fiil
sözcüklerin yanlış kullanılması
yakası açılmadık sözler
İsim
(a) az konuşur, suskun.
a man of few words. (b) veciz, özlü.
konuşkan, çok konuşan, geveze.
sözcükleri parantez içine almak
Fiil
ayrılırken söylenen sözler
İsim
ağzına bir parmak bal çalmak
Fiil
birinin sözlerine bel bağlamak
Fiil
cinas, kelime oyunu.
İsim
sözcükler üzerinde oyun oynamak
Fiil
sözcükler üzerinde oynama
temenni mahiyetinde sözler
İsim
vasiyetnamede bir şeyin yapılmasını ya da yapılmamasını niyaz ya da rica eden (ama doğrudan emir niteliğinde olmayan) sözcükler
İsim
derse başlamadan birkaç söz söylemek
Fiil
birinin sözlerini tevil etmek
Fiil
sözle/ şifahen anlatmak, ifade etmek.
kısa bir konuşma yapmak
Fiil
birkaç söz karalamak
Fiil
baştan çıkartıcı sözler
İsim
sözcüklerin kaynağını araştırmak
Fiil
yanıltıcı/kaçamaklı söz.
weasel worded: kaçamaklı, yanıltıcı, yanlış anlamaya yol açan.
dava konusu olabilecek hakaret eden sözler
İsim
dava konusu olabilecek hakaret dolu sözler
İsim
(poliçe) yazılı olan meblağ ile rakamların uyuşmaması
duygularını anlatmak için sözler yeterli değil
ne diyeceğimi bilemiyorum
kelimeler kifayetsiz kalıyor
söyleyecek söz bulamıyorum
yatık yazıyla sözler
İsim
yatık yazıyla yazılı sözler
İsim
tasvir edici sözcükler
İsim
(vasiyetname) kısıtlayıcı sözler
İsim
izne tabi kelimeler
İsim, Hukuk
o anlama gelen birşeyler
İsim
Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.
Cümle
birbirine kırıcı sözler söylemek
Fiil
ölen bir adamın son sözleri
İsim
Görürsün! Sen öyle zannededur!
So much for his famous motorbike! O meşhur motosikletin olacağı bu idi!
Lâfla peynir gemisi yürümez.
anlatacak kelime bulamamak, sözle anlatmaktan âciz olmak.
biriyle ihtilafı olmak
Fiil
kısaca, açıkça, kolay anlaşılacak şekilde.
I will explain it in words of one syllable: Bunu açıkça izah edeceğim.
sözleri hareketlere uydurmak
Fiil
uymayan sözleri çizmek
Fiil
birinin ağzından söz almak
Fiil
birinin ağzından sözünü almak
Fiil
yayık ağızlı yayık yağı yayık yayık konuşmak
Fiil
İzne Tabi Kelimelere İlişkin Genelge
Özel Isim, Hukuk