kanlı, kana bulanmış, kanlanmış, kanayan. a bloody handkerchief: kanlı bir mendil. a bloody
nose: kanayan burun. with bloody hands: kanlı ellerle.
kan döken, kan dökücü.
hunhar, kana susamış. a bloody dictator.
kan+, kan içeren, kandan oluşmuş. bloody tissue: kandoku.
kana bulamak, kanla lekelemek.
lânet, mel'un, kahrolası, Allahın belası. This bloody machine won't start: Bu Allahın belası makine
çalışmıyor. Shut the bloody door: Kapat şu (lânet) kapıyı! It's a bloody nuisance: Hay Allah belasını versin! You bloody fool! Seni sersem/aptal seni! Those bloody doctors: Şu kahrolası doktorlar. bloody hell! Canın cehenneme! a bloody liar: mel'un yalancı!
çok, pek çok, fevkalâde, büyük. It's a bloody miracle he wasn't killed: Ölmemiş olması büyük bir