mali durumu bozuk olmak
Fiil
boşanmada şiddetli geçimsizlik ilkesi
sinir krizi geçirmek
Fiil
sinirsel yıkım, sinir argınlığı, sinir bozukluğu.
makine bilgisi makine bozukluğu
bir çarter partiye konulan belirli kaza ve olaylar nedeniyle olabilecek gecikme ya da ek masraflar nedeniyle
navlun ücretinden indirim öngören şart
(Br) yolda kalan otomobillere koşan tamir ekibi
çekici
İsim, Otomotiv Sanayii
48 saat kira işlemeyeceği
geminin makine arızası gibi nedenlerle manevradan
hareketten örneğin 48 saat süre ile aciz kalması durumunda
kiranın süre bitiminde yeniden işlemeye başlayacağı klozu
çekici
İsim, Otomotiv Sanayii
(menkul değerlerin) sermaye değeri
(Br) oto çekici üstü kapalı kamyonet
iş dökümü yapısı
Bilgi Teknolojileri
iş kırılım yapısı
İsim, İşletme
(a) arızalanmak, bozulmak, sakatlanmak, işlemez hale gelmek.
My car broke down. (b) (ruhen) sarsılmak, büyük üzüntü duymak, kendini tutamamak.
He broke down and wept at the sad news: Acı haberi alınca kendini tutamayıp ağladı. (c) yıkmak, kırmak.
The police broke the door down. (d) yen(il)mek, yenilgiye uğra(t)mak.
His opposition broke down. (e) akamete/başarısızlığa uğra(t)mak.
The peace talks have broken down. (f)
break down into
kim. çözüş(tür)mek, ayrış(tır)mak.
Chemicals in the body break down our food into useful substances. (g) kısımlara ayır(ıl)mak, tahlil etmek. (h) (elektrik/elektronik devresi) kıvılcım atlaması yüzünden işlemez hale gelmek, arızalanmak.