1. (uçakta uçuş esnasında) elde taşınabilir.
    carry-on luggage: alda taşınan bagaj (el çantası vb.).
  2. (bkz: carrying-on ).
  3. dedikodu, asılsız söylenti.
    What a carry-on about nothing: Bir sürü asılsız söylenti/ipe sapa gelmez sözler.
el bagajı
(a) devam et(tir)mek, sürdürmek, (özellikle kesinti ve zorluklara rağmen) sebat etmek.
carry on! DEVAMINI OKU
Devam ediniz! Siz işinize bakınız!
carry on the good work: Başarılı işinize devam ediniz.
The government must carry on, whatever the cost. (b) yapmak, idare etmek, dayanmak, görevinden ayrılan birinin işine bakmak.
I don't like the way he carries on: Tutumunu/davranışını beğenmiyorum. (c) deli gibi davranmak, çılgınlık/hezeyan göstermek, aşırı heyecana kapılmak.
Mother did carry on when she heard the bad news.
She carried on dreadfully
argo kıyameti kopardı/rezalet çıkardı. GİZLE
 
 
Bize Ulaşın
Geri-bildirimde bulunun