Birbirimize uygun değiliz.
Cümle, Deyim
İlişkimiz yürümüyor.
Cümle, Deyim
Don Juan: aşk maceralariyle meşhur İspanyol asilzadesi.
İsim
ahlâksız, çapkın, hafifmeşrep, sefih.
İsim
zampara, kadın peşinde koşan kimse.
İsim
bazen
does not'ın kısaltılmışı olarak kullanılırsa da bu, gramerce yanlıştır.
does not'ın
kabul edilen kısa şekli “
doesn't” dır.
He don't go denmez,
He doesn't go denir.
Fiil
bana albay diye hitap etme
seçmenleri yönetimi desteklemeyi sürdürmeye çağıran deyim
dereyi görmeden paçaları sıvamak
Fiil
Suyu görmeden paçayı sıvama (Belki de hiç vuku bulmayacak zorlukları önceden düşünüp üzülme).
Bir daha yapayım deme! Tekerrür etmesin!
Do you happen to have a pen? Yanınızda kalem var mı?
Do you happen to know? Acaba biliyor musun(uz)?
How does it happen that … : Nasıl oluyor da …
If anything happened to me, my wife would have enough money: Bana bir hal olursa (ölürsem) eşime yetecek kadar para var.
I happen to know that he is not rich: Onun zengin olmadığını biliyorum (tesadüfen öğrendim).
If he does happen to see her … : Farzı muhal onu görecek olursa …
It so happened that: Öyle oldu ki/tesadüfen.
These things happen: Olur böyle şeyler!
Beleş atın dişine bakılmaz.
Cümle
estağfurullah, bir şey değil.
aman dokunma politikası
İsim
(yasa ve törelere göre) yapılmaması gereken şeyler.
Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.
Cümle, Deyim
İki ucu boklu değnek.
Cümle, Deyim
töreler, âdetler, kurallar, yapılması veya yapılmaması gereken şeyler.
kelimesine bile inanmıyorum
Boş ver! Umurumda değil! Vız gelir!
Neden bahsettiğin hakkında bir fikrim yok.
Bana bu iş şüpheli görünüyor.
yünün tenime değmeksi hoşuma gitmiyor
Başka bir çözüm göremiyorum.
(a) onda hiçbir bozukluk/anormallik görmüyorum. (b) bunda hiçbir sakınca görmüyorum.
There's something wrong with him: Ona bir hal oldu; bu adamın şüpheli bir tarafı var.
ister beğen ister beğenme
kendilerini iyi hissetmiyorlar, kendilerinde değiller.
Birinin mazereti öbürünü de haklı çıkaramaz.
Kanı kan ile değil, kanı su ile yıkarlar.
bu gibi şeylerden hoşlanmak yız pek
Ben faka basmam! Yağma yok!
You won't catch me doing that again: Bir daha mı, tövbeler tövbesi!
deme yahu! amma yaptın ha! acayip!