Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

eat /swallow one's words
sözünü geri almak,
k.d. tükürdüğünü yalamak.
eat one's cake and have it
emeksiz yemek, her şeyi havadan beklemek, zahmetini/sıkıntısını çekmeden bir sonuca ulaşmak, her güzellik
bir arada olmak.
You spend all your money on beer and then complain about being poor, but you can't expect to have your cake and eat it (too), you know: Hem bütün paranı içkiye (biraya) harcıyor, hem de fakirlikten yakınıyorsun. Herşeyi havadan bekleyemezsin.
eat one's fill
doymak Fiil
eat one's fill
karın doyurmak Fiil
eat one's hear off
obur gibi yemek Fiil
eat one's heart out
içi içini/kendi kendini yemek, çok üzülmek, üzüntüden zayıflamak.
She was eating her heart out for
her son who was away at the war.
eat one's heart out
(a) çok üzülmek, içi içini yemek, kendini yeyip bitirmek, (kininden/öfkesinden vb.) çatlamak, (b) özlemek.
eat one's salt
konukseverlik aramak Fiil
eat one's word
tükürdüğünü yalamak Fiil
eat one's words
sözünü geri almak; tükürdüğünü yalamak.
eat out of one's hand
birine tamamen güvenmek/bel bağlamak, her dediğini yapmak, bir dediğini iki etmemek, mutlak itaat göstermek.
eat out of one's hand
herşeye boyun eğmek, (bir kimsenin) her dediğini yapmak, eline ayağına kapanmak, her isteğine/emrine
uymak, dize gelmek.
I'll soon have him eating out of my hand: Yakında onu dize getiririm.
eat to one's fill
doymak Fiil
eat up one's capital
sermayeyi yiyip bitirmek Fiil
eat up one's pimss
kazancını yiyip bitirmek Fiil
eat up one's profits
kazancını yiyip bitirmek Fiil
have one's cake and eat it (too)
emeksiz yemek, her şeyi havadan beklemek, zahmetini/sıkıntısını çekmeden bir sonuca ulaşmak, her güzellik
bir arada olmak.
You spend all your money on beer and then complain about being poor, but you can't expect to have your cake and eat it (too), you know: Hem bütün paranı içkiye (biraya) harcıyor, hem de fakirlikten yakınıyorsun. Herşeyi havadan bekleyemezsin.
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.