1. Zarf büsbütün, tamammiyle, tamamen, kâmilen.
    entirely unnecessary: tamamen lüzumsuz.
    You are entirely
    mistaken: tamamıyla yanılıyorsunuz.
    I agree entirely with you: Sizinle tamamen aynı fikirdeyim.
  2. Zarf yalnız, sırf, ancak, sadece, münhasıran.
bir işi tek başına yapmak Fiil
gelir vergisinden tamamıyla muaf kılınmak Fiil
birinin fikrine tamamıyla katılmak Fiil
tamamen kendi kendini yetiştirmiş olmak Fiil
ham madde stoku hiç bulunmamak Fiil
hammadde stoku hiç bulunmamak Fiil
tümüyle birşeyden meydana gelmek Fiil
tümüyle birşeyden oluşmak Fiil
tamamen birşeyden oluşmak Fiil
tamamen birşeyden meydana gelmek Fiil
yetkileri tamamıyla keyfi olarak kullanmak Fiil
yetkileri tamamıyla dilediği gibi kullanmak Fiil
sadece işte kullanılacaktır
masraflarınız tamamıyla karşılanacaktır