1. (a) önde, ileride.
    The driver sits in front and the passengers sit behind. (b) ön(ün)den, ön tarafından. DEVAMINI OKU

    This dress fastens in front. GİZLE
öne düşmek Fiil
önünde, ileride.
way out in front: tâ ileride, en önde.
(a) önünde.
The car parked just in front of the house. (b) huzurunda, yanında, karşısında, … varken. DEVAMINI OKU

You shouldn't use such bad language in front of the children. GİZLE
karşı sına çıkmak Fiil
aklını çelmeye çalışmak, vaatlerle kandırmaya uğraşmak. 7.
keep someone dangling
k.d.: DEVAMINI OKU
bir kimseyi şüphe ve tereddüt içinde bırakmak/bekletmek, boşuna üzmek.
She likes to keep her lovers dangling. Don't keep me dangling, tell me if I passed the test. GİZLE
ilk sırada olmak Fiil
in front.
 
 
Bize Ulaşın
Geri-bildirimde bulunun