1. Fiil (oyun) oynamak.
  2. Fiil rol yapmak, temsil etmek, canlandırmak.
    to play Lady Macbeth.
  3. Fiil (rol) oynamak, rol yapmak, … gibi davranmak, … tavrı takınmak, … süsü vermek.
    to play the fine lady:
    kibar hanım tavrını takınmak, kibarlık taslamak.
    to play the role of benefactor.
    to play the fool: kendine aptal süsü vermek.
  4. Fiil … de temsiller vermek.
    to play the larger cities: büyük şehirlerde temsiller vermek.
  5. Fiil eğlenmek.
  6. Fiil kumar oynamak, bahse girmek.
    play high: büyük kumar oynamak.
    play the market: borsa oyunu
    oynamak, spekülasyon yapmak.
  7. Fiil (müzik aleti/çalgı) çalmak.
  8. Fiil yapmak, hareket etmek.
    play tricks: hile yapmak.
  9. Fiil (bir şey üzerine) harekete geçmek.
    to play a hunch.
  10. Fiil çabucak/ânide değiştirmek.
    to play colored lights on a fountain.
  11. Fiil (hortumla) fışkırtmak/püskürtmek.
    to play hose on a fire.
  12. Fiil (oltayı çekerek takılan balığı) yormak.
  13. Fiil eğlenmek, eğlenceye/oyuna katılmak.
  14. Fiil (sporda) oyun yapmak, ciddî oynamamak.
  15. Fiil davranmak.
    to play fair = play the game: dürüst davranmak.
    to play the man: erkekçe davranmak, mertçe hareket etmek.
  16. Fiil serbestçe hareket etmek.
  17. Fiil (su) fışkırtmak.
  18. Fiil (ışık) renk oyunları/yansımalar yapmak, gezmek, dolaşmak, yanıp sönmek.
    The light played over the faces of the crowd.
  19. Fiil kurcalamak, karıştırmak, acemice ellemek.
  20. Fiil sallanmak, kımıldanmak, çalkalanmak.
zamanı iş ile oyun arasında bölmek Fiil
hayalinin dizginlerini koyuvermek Fiil
muhayyilesinin dizginlerini koyuvermek Fiil
bir oyundaki rolünü abartılı oynamak Fiil
parasını har vurup harman savurmak Fiil
(düşmanın) ekmeğine yağ sürmek, ona çıkar sağlayacak bir iş yapmak.
birinin ekmeğine yağ sürmek (ona çıkar sağlamak).
bildiği/istediği gibi yapmak, canının istediğini yapmak.
oyununu iyi oymamak Fiil
planını uygulamak, düşündüklerini yapmak, kozunu oynamak.
play one's cards well: kozunu iyi oynamak.

If the negotiation fails, we still have another card to play.
If you play your cards properly: Fırsattan yararlanabilirsen, kozunu iyi oynarsan.
card (12).
saman altından su yürütmek, kimseye sezdirmeden işini becermek.
kartlarını kötü oynamak Fiil
fırsattan yararlanmak, olanakları değerlendirmek.
tuttuğunu koparmak, işini başarmak/becermek.
içine doğduğu gibi hareket etmek.
rolünü iyi oynamak Fiil
kozunu oynamak Fiil
birinin ekmeğine yağ sürmek, keyfince hareket etmek, nabzına göre şerbet vermek.
I'll play his game
for a while: Bir süre onun keyfince hareket edeceğim.
Don't play his game: Onun oyununa gelme/ona aldanma/ayağını denk al.
birinin sağlığı ile oynamak Fiil
sağlığıyla oynamak Fiil
sağlığı ile oynamak Fiil
evcilik oynamak Fiil
laf cambazlığı İsim, Dil ve Edebiyat
çalmak Fiil
bir plağın radyodan yayımlanması
bir sahne oyununun savunduğu tez
tiyatroda
topu arkadaşına atar gibi yaparak kalçası hizasında saklayıp kaçma.
rolü olmak Fiil
güldürü. İsim
gülünçlü oyun. İsim
cinayet oyunu
menkul kıymetler borsasında uygulanan bir yatırım stratejisi
uzunçalar plâk: çalma süresi 6-8 dakika olan 45 devirli plak.
dürüst/âdil/insaflı/tarafsız davranış/muamele, tarafsızlık, hakkaniyet, hakşinaslık. İsim
kurallara uygun oynanan oyun. İsim, Spor
(beyzbol) cebrî oyun. İsim
kurallara aykırı oyun. İsim
hiyanet, kast, suikast, cinayet.
He was a victim of foul play: Bir cinayete kurban gitti. İsim
boşluk payı
rahat boşluk
serbest oynaklık
serbest boşluk
göze girmeye çalışma
birine dürüst davranmak Fiil
gösterişli oyun/maç, alkış toplamak gayesi güden oyun.
kolayca galip gelmek Fiil
tarihi oyun İsim, Dil ve Edebiyat
tam faaliyette
kısa bir süre sonra kendisi için devralma fiyatı teklifi açıklanacak olan şirket
oyunda Zarf, Spor
uzun çalar (plâk). İsim
maç, oyun, golf maçı. İsim
başarılı vuruşları hesaba katan golf oyunu.
mucizename: Ortaçağlarda Havarilerin hayatı ve mucizelerini konu alan temsil. morality play, mystery play
töreci oyun, ahlâkî dram: 14-16'ncı yy.'da ahlâk temeli üzerine kurulan ve soyut nitelikleri (erdem,
kötülük, kin, onur vb.) kişiler olarak sahneye çıkaran oyun. miracle play, mystery play.
dilsiz oyunu
mystery ile ayni anlama gelir. (Orta Çağda) dinsel dram (çoğunlukla Hz. İsa'nın hayatına, ölümüne
ve tekrar dirilmesine dair).
oyunu açmak Fiil
Hazreti İsanın çarmıha gerilmesini canlandıran dram.
bir oyun temsil etmek Fiil
yeni bir oyun sahneye koymak Fiil
kukla oyunu/gösterisi.
yatırımcının kendisine çıkar sağlayacağına inandığı bir ürün ya da bir endüstriye yoğunlaştırdığı yatırım startejisi
-- İsim, İşletme
işin içine katmak Fiil
sahnelemek Fiil
oyun sahneye koymak Fiil
radyofonik oyun
kötü oyun
bir oyunu gözden geçirmek Fiil
dürüst oynamaya çalışmak Fiil
hayal oyunu, Karagöz vb. gibi perde üzerine gölge düşürülerek oynanan oyun.
(beyzbolde) sıkışık oyun.
sahne oyunu
televizyon oyunu
bir oyunun dokusu
tezli oyun
üç oyuncuyu dışarıda bırakarak oynanan beyzbol.
iyi kurulu oyun. İsim
cinas
kelime oyunu
tehlikeli bir oyun oynamak Fiil
alavere dalavere yapmak Fiil
falso yapmak Fiil
rol oynamak Fiil
bir şeyi sağlam kazığa bağlamak Fiil
kozunu oynamak Fiil
oyalanmak, gönül eğlendirmek.
gösteriş yapmak Fiil
oyunda rol almak Fiil
samimi davranmamak Fiil
taslamak Fiil
hayali gitar çalmak Fiil, Müzik
(a) savsaklamak, kararı vb. geciktirmek, bekletmek, (b)
play along with: … ile aynı fikirde imiş gibi davranmak.
çalgı çalmak Fiil
saman altından su yürütmek Fiil
oyun alanı İsim, Çocuk Bakımı
ciddi çalışmayıp dalga geçmek Fiil
gerçek saik ya da duygularını gizlemek Fiil
(a) katılmak, (b) yapar gibi görünmek.
What are you playing at? Ne oyunlar peşindesin? (c) (belirtilen
oyunu) oynamak.
play at being soldires: (çocuklar) askerlik oyunu oynamak.
play at chess: satranç oynamak.
kumarda servetini kaybetmek.
bir serveti yiyip bitirmek Fiil
(plâk, teyp vb.) çalmak, kaydedileni dinlemek.
(a) oyun oynamaya başlamak, (b) bir işe başlamak veya devam etmek, (c) birlikte/elbirliği ile çalışmak,
işbirliği yapmak.
Union leaders suspected of playing ball with racketeers.
tiyatro afişi
birine karşı sahte tavır takınmak Fiil
iskambil oynamak Fiil
bir şeyi sağlama bağlamak Fiil
(film) prodüktör
zar oynamak Fiil
doktorculuk oynamak Fiil
aşağılamak, küçük/hakir görmek, önemsiz göstermek.
bir sorunu olduğundan önemsiz göstermek Fiil
hilesiz oynamak Fiil
(US) particilik yapmak Fiil
yüksek bahis oynamak Fiil
zevk için oynamak Fiil
para için oynamak Fiil
dürüst olmayan ticaret yapmak Fiil
notaya bakarak çalmak Fiil
istenmeyen fazladan kişi olmak Fiil
küçük çocuk oyun grubu
(iş hayatında, politikada) sert/şiddetli/haşin/mütecaviz/atak davranmak.
büyük kumar oynamak Fiil
yüksek oynamak Fiil
okul kırmak Fiil
(US) kaçamak yapmak Fiil
mektebi asmak Fiil
okuldan kaçmak Fiil
...'e evsahipliği yapmak Fiil
(a) (birisi girerken) müzik çalmak.
The band played in the President. (b) (oyuna) alışmak.
I
need a few more minutes to play myself in.
sahneye çıkmak Fiil
şakada aşırı gitmek Fiil
şen şuh davranmak Fiil
(oyun berabere kalınca) bir oyun daha oynamak.
cazibesini kullanmak Fiil
durmadan çalmak, çalmakta devam etmek.
...'i istismar etmek Fiil
borsada oynamak Fiil
(a) bitirmek, sona erdirmek, (b) (halat, olta ipi) salıvermek, serbest bırakmak.
(küçük çocuklar için) oyun kafesi
bebek parkı
poker oynamak Fiil
politika yapmak, siyasî çıkarlarına göre davranmak.
ölü veya uyuyor gibi davranmak.
ölü taklidi yapmak, ölmüş gibi görünmek, tınmamak, yalancıktan hastalanmak.
sahne oyununu okuma
oyun odası İsim
birine niyeti olmaksızın yardımda bulunmak Fiil
tenis oynamak Fiil
efendice davranmak Fiil
enayilik etmek Fiil
budalaca davranmak Fiil
erkekçe davranmak Fiil
hasta numarası yapmak Fiil
org çalmak Fiil
piyano çalmak Fiil
ikinci derecede rol oynamak Fiil
(US) oy avcılığı yapmak Fiil
piyasada hisse senetlerinin spekülasyonunu yapmak Fiil
boş sıralara oynamak Fiil
dümen çevirmek Fiil
mektebi asmak Fiil
belirtmek, tebarüz ettirmek, vurgulamak, önemini büyütmek, çok önemli (imiş gibi) göstermek, herkese yaymak.
kuyruk sallamak Fiil
hile yapmamak Fiil
tarafsız oynamak Fiil
keman çalmak Fiil
oynaşmak Fiil
bir fikirle oynamak Fiil
oyun yazarı
çocuk oyunu
hayalin canlı oyunu
dersi kırmak Fiil
sportspersonship İsim, Spor
sportsmanship İsim, Spor