rakiplerinden bir hamle önde olmak
Fiil
(US) rakiplerini arkada bırakmak
Fiil
şiddetle birinin sözünü kesmek, konuşması esnasında birden atılmak.
(a) birinin gırtlağına sarılmak, kavga etmek, (b) azarlamak, haşlamak.
fotoğraf makinesini ele geçirmek
Fiil
korkudan sıçramak; aşırı derecede coşmak.
acele hüküm vermek
Fiil, Deyim
yeterli bilgi olmadan sonuç çıkarmak
Fiil, Deyim
tüm faktörleri değerlendirmeden yargıya varmak
Fiil, Deyim
sinirleri çok gergin olmak
Fiil
cezayı hak etmek, cezaya lâyık/müstahak olmak.
He'll be for high jump when they know he's used the firm's car.
uzun atlama.
standing/running broad jump = long jump: durarak/ koşarak uzun atlama.
İsim
(kayakçılıkta) engel atlama.
İsim
(birisini) korkutmak, ürkütmek, telâşa/endişeye sebep olmak.
(borsa) birden fırlayış göstermek
Fiil
pek yakın, iki adımlık (mesafe).
İsim
uzun atlama.
standing/running broad jump = long jump: durarak/ koşarak uzun atlama.
İsim
telâşlı, aceleci, telâş içinde, sağa sola koşuşan, çok meşgul.
kuyrukta sırayı bozmak
Fiil
kayakçı sıçraması/atlaması.
(at yarışlarında) su maniası.
İsim
hile veya zorbalıkla başkasına ait araziyi gaspetmek.
(US) bir semti terk etmek
Fiil
birine bir şey sorup hemen yanıt istemek
Fiil
biletsiz yolculuk yapmak
Fiil
(US) biletsiz trene atlamak
Fiil
canatmak, hemen itaat etmek, tehalük göstermek.
jump at a chance/at an offer.
alelacele/düşünmeden kabul etmek.
kelepiri elden kaçırmamak için atlamak
Fiil
bir fırsatı kaçırmamak
Fiil
yeniden kavgaya girişmek
Fiil
kefaletle serbest bırakılmış iken kaçmak.
The suspect jumped bail and is now being sought.
kefaleti iptal edilmek: çağırıldığı zaman mahkemeye gitmediği için kefaletle serbest kalma hakkını kaybetmek.
(basketbolda) hakemin iki hasım oyuncu arasına attığı top.
İsim
(briç) aşırı pey: evvelki peyi minimum miktardan fazla geçen pey.
İsim
(US) hiyerarşiyi gözetmek
Fiil
birini şiddetle terslemek
Fiil
bir konudan bir konuya atlamak
Fiil
suç işleme oranında ani artış
birden satın alma emri vermek
Fiil
dikine havalanan jet uçağı
bir araçtan öbürüne cereyan aktarma kablosu
İsim
saldırmak, hücuma/taarruza geçmek.
göze belirgin bir şekilde görünmek
Fiil
kazanan tarafa geçmek
Fiil
zengin çeşitli bir üretim programına geçmek
Fiil
borsada sağlam bir şekilde yükselmek
Fiil
azarlamak, çatmak, tekdir etmek,
argo haşlamak, zılgıtı vermek.
giden bir trenden atlamak
Fiil
yağmurdan kaçayım derken doluya tutulmak
Fiil
yağmurdan kaçarken doluya tutulmak
Fiil
(futbol/basketbol) zıplayarak atılan pas.
İsim
birinin sinirlerine dokunmak
Fiil
(otomobilde) katlanabilen sandalye.
İsim
(bahriyeli) gemiden kaçmak/firar etmek.
(basketbolde) topu zıplayarak atış.
İsim
bir aracı iterek ya da cereyan aktarma kablosu ile çalıştırmak
Fiil
tulum, bluz veya gömlekle bir arada tek parça giysi.
İsim
(a) işaret verilmeden yarışa başlamak, (b) bir işe vakitsiz (vaktinden önce) başlamak, acele etmek/davranmak, ivmek.
(a) işaret verilmeden önce başlamak/harekete geçmek, (b) vaktinden önce başlamak.
açık gözlülük yapmak, sırasını beklemeden bir şeyi çabucak elde etmek.
raydan çıkmak, yoldan sapmak, geçmek, atlamak.
acele sonuç çıkarmak
Fiil
zamanından önce harekete geçmek
Fiil
bır denbire fırlamak
Fiil
kuvvetliyi desteklemek, galip tarafı tutmak, galip geleceği/kazanacağı anlaşılan tarafa/eyleme vb. katılmak,
kalabalığa uymak, herkesin dediğini demek veya yaptığını yapmak.
At the last moment the senator jumped on the winning candidate's bandwagon.
tez/çabuk davranmak, (çabuk harekete geçerek) üstünlük sağlamak, ileri geçmek.
birinden bir hamle önde olmak
Fiil
~ ne almak ~den atlamak ~ de bıçak vardı ~ nde durmak ~ ne düşmek ~ nde ka
olayların gelişmesini beklemek/rüzgârın nereden eseceğini beklemek/acele iş yapmamak.