-
tükrük, salya.
-
tükrüğü/salyası akmak, salya ak(ıt)mak.
-
tükrüklemek, tükrük akıtıp ıslatmak/bulaştırmak.
The baby has slobber = slabbered her dress.
-
acemice iş yapmak, yüzüne gözüne bulaştırmak.
-
sululuk/yıvışıklık yapmak, yıvışmak, ağlamalı surette sevgi göstermek.
-
sululuk, yıvışıklık, ağlamaklı sevgi gösterisi.
-
sulu, yıvışık, ağlamaklı sevgi gösteren kimse, acemi, yüzüne gözüne bulaştıran kimse.