1. Sıfat bayat, kurumuş.
    stale bread: bayat ekmek.
  2. Sıfat eski, köhne, yıpranmış, bozulmuş.
    stale news: bayat/eski haber.
  3. Sıfat bitkin, yorgun, bezgin, bıkmış.
    It's gone stale on me: Bana usanç veriyor; bıktım ondan.
    to
    go stale: çok yorulmak, bitap düşmek, yıpranmak.
  4. Sıfat basmakalıp, tatsız, cansıkıcı.
    stale joke.
  5. Sıfat, Hukuk geçersiz, hükümsüz, zaman aşımına uğramış.
    stale cheque.
  6. bayatlamak,ekşi(t)mek, bayatlatmak.
    A pleasure that never stales: Doyulmaz bir zevk.
  7. (at, sığır vb.) işeme(k), kaşanma(k).
(vekâletname) geçerliğini yitirmek Fiil
bayatlamak Fiil
geçmek Fiil
sululuk
ekmek bayatlamış
ekmek bayatladı
geçerliliğini yitirmiş yeminli beyan
modası geçmiş mallar İsim
bayat ekmek İsim
(US) zamanaşımına uğramış çek
vakti geçmiş çek
geçersiz talep
zamanaşımına uğramış borç
zamanaşımına uğrayan borç
zamanaşımına uğrayan talep
(US) zamanaşımına uğramış talep
zamanaşımına uğramış talep
durgun piyasa
bayat haber
fiyatların yükseleceği beklentisiyle menkul kıymet satın almış olup
bunları bir kârla satamayan menkul kıymet tüccarı
ya da hiç kimsenin satın almamasından ötürü
fiyatların durağan olması ya da düşmesinden