bir şeyi tehlikeye atmak
Fiil
birine kol nu vermek
Fiil
herşeyi fedaya hazır olmak, sağ kolunu bile vermek, canını esirgememek.
I would give my right arm to see her again.
sınır aşan yargı yetkisi
İsim, Uluslararası Hukuk
kolunu birinin beline dolamak.
zorlamak, zora getirmek, mecbur etmek.
birini zorla kandırmak, mecbur etmek.
(US) ekonomiyi canlandırmak için bir önlem almak
Fiil
ekonomiyi canlandırmak için bir önlem almak
Fiil
deniz hava kuvvetleri
İsim
(US) araştırma şubesi
İsim
ümit/cesaret verici şey, müşevvik.
yana takılan silah (tabanca, kılıç vb.).
birine manevi baskı yapmak
Fiil
genel faiz oranlarıyla birlikte düşer ya da yükselir
bu tip ipotek için ödenen faiz oranı
(ayarlanabilir ipotek faiz oranı) kısaltması
kolkola.
They walked arm in arm.
bir şeyi yapması için bir kişiye baskı uygulamak
Fiil
emsallerine uygun
Sıfat, Hukuk
ayrıntılı müzakerelerden önce söylenen fiyat
piyasa koşullarına uygun işlem
İsim, Hukuk
işlemin tarafların birbirleriyle ilişkisi yokmuş gibi yürütülmesi (ebeveynin evini evladına bir başkasına
kiralıyormuş gibi kiralaması
uzak(ta), samimî/dostane değil.
fiyatı çok yüksek olmak
Fiil
her iki tarafın da bağımsız olduğu ve birbirlerine hâkim durumda olmadıkları bir alışverişte bulunmak
Fiil
biriyle araya mesafe koyarak iş yapmak
Fiil
bir işlemin tarafların birbirleriyle ilişkisi yokmuş gibi yürütülmesi
regülatör kolu yayı
İsim, Ulaşım
yaklaşmamak, uzak durmak, senli benli/samimi olmamak, yüz vermemek.
keep someone at arm's length:
bir kimseden uzak durmak, samimî olmamak.
(a) uzak tutmak, yaklaştırmamak, (b) (bir kimseden) uzak durmak, samimî/içli dışlı olmamak, samimî olmasına müsaade etmemek.
take up arms: silaha sarılmak. take up arms against enemy: düşmana karşı silaha sarılmak/harbe hazırlanmak.
(a) el açmak, para istemek, dilenmek, (b) zorla uzaklaştırmak, yaklaştırmamak.
(US) zor kullanma yöntemleri
İsim