gerekmek, lâzım gelmek, olması beklenmek. I am supposed to be in Ankara tomorrow: Yarın Ankarada
olmam gerekiyor. The ship is supposed to arrive today: Geminin bugün gelmesi lâzım/bekleniyor. What am I supposed to do now? Şimdi ne yapmalıyım? You are not supposed to do that: Onu yapmamalısın. He is supposed to be rich: Zengin olduğu söyleniyor.