(a) dürüst, candan, içten, samimi. (b) sürekli gelişmekte/ilerlemekte/iyileşmekte.
iş başında/faaliyette olmak.
We must be up and doing: Haydi iş başına!
(hastalıktan) kâh yatmak, kâh kalkmak.
bir oteli modern teçhizatla tefriş etmek
Fiil
öncecilik, inisiyatif, atılganlık, gayret, dirilik, zindelik, canlılık, çeviklik, coşkunluk.
İsim
birini baştan aşağı süzmek
Fiil
birini baştan ayağa süzmek
Fiil
birini baştan ayağa süzmek
Fiil
birini baştan aşağı süzmek
Fiil
onu köşe bucak aramak
Fiil
oda içinde volta atmak
Fiil
pılı pırtısını toplamak
Fiil
posta toplama ve sevkıyat servisi
şaşırmak, korkmak, heyecanlanmak.
kanaatini açıkça belirtmek.
peronda gidip gelmek
Fiil
ânî çıkış yapmak, birdenbire … .mek/mak.
He upped and married a show girl: Anî bir çıkış yapıp
bir dansözle evlendi.
Then he upped and ran away from home: Sonra birdenbire evden kaçtı.
hastalıktan yeni kalkmış.
hastalıktan yeni kalkmış.
(sinema filmleri , radyo ya da televizyonda) ses düzeyinin konuşmaların üzerine yükselmesi
her tarafa, neresi rastgelirse.
aralık ayı dahil ayın sonuna kadar
peronda ileri geri yürümek
Fiil