ürün

Turkish-English Translation

  1. produce
  2. Trades-Professions product
  3. increase
  4. growth
  5. result
  6. consequence
  7. Trades-Professions output
  8. fruit
  9. yield
  10. Noun, Management offering
  11. bearing
  12. offspring
  13. harvest
  14. crop
  15. Noun culmination
  16. turnout
  17. spawn
  18. culture
  19. attitude study
  20. editorial write-up
  21. established brand , image , market , product
  22. finished goods
  23. fructus
  24. off- going crop alivre
  25. outturn
  26. progency
  27. Trades-Professions manufacture
  28. make
  29. emblements
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

aşırı miktardaki tarım ürünü
mountain
bir değişiklikler dizisinin son ürünü
end product
bir mevsimin bağ ürünü
vintage
bir ömür mrüün ürünü
product life span
buğday ürünü
wheat harvest
buğday ürünü
wheat crop
çok satan ürün (özellikle kitap)
bestseller Noun, Commerce
fabrika ürünü
factory product
fabrika ürünü
manufacturer's product
grevdeki bir işyerinin ürünü
hot cargo
hayal ürünü
make-believe Noun
hayal ürünü
imaginary
hayal ürünü
figment Noun
hayal ürünü
imaginary sight
ikinci kuşak ürünü
second generation product
kan ürünü
blood product Medicine
kartel ürünü
cartelized product
kış ürünü
winter crop
koleksiyon ürünü
collector's item Noun
koleksiyon ürünü
collectible Noun
meyve ürünü
fruits
orman ürünü
forest product
pazarlama ürünü
marketing product
petrol ürünü
petroleum product Noun
petrol ürünü
oil product Noun
promosyon ürünü
novelty Noun
saklı türev ürünü
embedded derivative Noun, Banking
sömürge ürünü
colonial produce
son teknoloji ürünü
state-of-the-art Adjective
tahıl ürünü
(US) grain crop
ticari tarım ürünü
cash crop
uzun süredir çok satan ürün (özellikle kitap)
longseller Noun, Commerce
yabancı ülke ürünü
foreign produce
yassı çelik ürünü
flat steel product Noun, Iron-Steel
zihin ürünü
product of one's brain
ana ürün
principal product
ara ürün
intermediate Chemistry
ara ürün
intermediate product
atık ürün
waste product
ayıplı ürün
defective product
baş ürün
principle product line
bereketli ürün
fat
beyaz ürün
white product
bir ürün
campaign
bitmiş ürün
final product
bitmiş ürün
end product
bol ürün
generous harvest
bol ürün
overflowing harvest
bol ürün
bountiful harvest
damıtılmış ürün
distillate
defolu ürün
defective product
doğal ürün
natural produce
eş ürün
isoproduct
eski ürün
obsolescent product
güvenli ürün
safe product
ham ürün
natural product
ikame ürün
replacing product
ilgili ürün
concerned product
ilk ürün
first product
ıskarta ürün
waste product
ıskarta ürün
throwaway product
işlenmemiş ürün
rude produce
işlenmiş ürün
manufactured product
işlenmiş ürün
finished product
iyi ürün
generous harvest
marjinal ürün
marginal product
milli ürün
native product
net ürün
net product
nihai ürün
final good
nihai ürün
end product
nihai ürün
final product
ön ürün
prototype Information Technology
ortak ürün
joint product
özel ürün
specialty Noun
özel ürün
speciality product
patent ürün
patented article
patentli ürün
patented product
prototip ürün
product development cycle
rakip ürün
rival product
rakip ürün
competitive line
rakip ürün
competing product
rakip ürün
competitive product
siyah ürün
black product
son ürün
last product
standart ürün
standardized product
taklit ürün
imitative product
tali ürün
subsidiary product
ticari ürün
trading item
yan ürün
spin off
yan ürün
subsidiary product
yan ürün
residual product
yan ürün
secondary product
yan ürün
by product
yan ürün
side line
yan ürün
by-product
yan ürün
spin- off
yapılandırılmış ürün
structured product Noun, Banking
yaratıcı ürün
creative research
yedek ürün
substitute product
yerli ürün
domestic product
yetişen ürün
growing crop
ürün analizi
product analysis
ürün araştırması
product research
ürün artığı
surplus product
ürün bayii
dealer in produce
ürün bazı
product base
ürün bölümü
production division
ürün bütçesi
product budget
ürün çeşitlendirme
product diversification
ürün çeşitleri
range of products Noun
ürün çeşitliliği
product variety Noun, Management
ürün çeşitliliği
product diversity Noun, Management
ürün değerlendirmesi
product evaluation
ürün devşirmek
to harvest Verb
ürün doğrulaması
product verification
ürün ekspertizi
production expertise
ürün farklılaştırması
product differentiation
ürün firesi
waste product
ürün fiyatları
product fass Noun
ürün gamı
range of products Noun, Trades-Professions
ürün gamı
product range Noun, Trades-Professions
ürün garantisi
product warranty
ürün geliştirme
product development Noun, Management
ürün grubu
grouping of products
ürün grubu
product grouping
ürün grubu
product line
ürün güvenliği
product safety
ürün imajı
product image
ürün kabulü
product acceptance
ürün kalitesi
product quality
ürün kategorisi
product category
ürün komisyoncusu
produce broker
ürün komisyoncusu
produce middleman
ürün kontrolü
product control
ürün lansmanı
product launch Noun, Management
ürün maliyeti
product cost
ürün müdürü
product manager
ürün mühendisi
product engineer
ürün mühendisliği
product engineering
ürün özellikleri
product features Noun
ürün piyasası
produce market
ürün planlama
product planning
ürün politikası
product policy Noun
ürün promosyonu
product promotion
ürün prototipi
pilot product
ürün raporu
product endorsement
ürün sigortası
crop insurance Noun
ürün sınıfı
product class
ürün sorumluluğu
product liability
ürün standartları
product standards Noun
ürün tanıtımı
product information Noun, Media-Publishing
ürün tanıtımı
product overview Noun, Media-Publishing
ürün tanıtımı
product demonstration Noun, Media-Publishing
ürün tanıtma
product exposure
ürün tasarımcısı
product designer
ürün testi
product test
ürün toplama
ingathering
ürün toplama
harvest collection
ürün toplamak
to gather in the crops Verb
ürün toplamak
to gather in Verb
ürün türü
line of product
ürün vermek
to yield Verb
ürün vermek
to bear fruit Verb
ürün vermemek
to fail Verb
ürün vermeyen
sterile
ürün vermeyen
lean
ürün yararları
product benefits Noun
ürün yelpazesi
product range Noun, Trades-Professions
ürün yelpazesi
range of products Noun, Trades-Professions
ürün yönetimi
product managing
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Tabiattan elde ... şey, mahsul
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.