beklenmedik

Turkish-English Translation

  1. sudden
  2. surprising
  3. unexpected
  4. abrupt
  5. wayward
  6. precipitate
  7. unforeseen
  8. unlooked-for
  9. adventitious
  10. unthought-of
  11. extemporary
  12. unhoped for
  13. unlooked for
  14. unthought of
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

hiç beklenmedik
beyond all forecasts
beklenmedik armağan
spontaneous gift
beklenmedik biçimde
abruptly Adverb
beklenmedik biçimde
surprisingly Adverb
beklenmedik bir anda
suddenly Adverb
beklenmedik bir anda
out of the blue Adverb
beklenmedik bir anda ortaya çıkan imkânsızlık
supervening impossibility Noun
beklenmedik bir durum için tedbirli davranmak
to provide for an eventuality Verb
beklenmedik bir durum vuku bulduğunda
in case of a contingency
beklenmedik bir olay
eventuality n
beklenmedik bir şekilde
surprisingly Adverb
beklenmedik bir şekilde
abruptly Adverb
beklenmedik bir şekilde
oddly Adverb
beklenmedik durum
unforeseen event
beklenmedik duruma karşı hazırlıklı olmak
to provide for emergencies Verb
beklenmedik durumlar
unforeseen circumstances Noun
beklenmedik durumlar için karşılık ayrıldıktan sonra
after provision for contingencies
beklenmedik durumlar için para ayırmak
to reserve money for unforeseen contingencies Verb
beklenmedik durumlar için yedek akçe
working margin
beklenmedik durumlar için yedek akçe ayırmak
to reserve money for unforeseen contingencies Verb
beklenmedik durumlar karşılığı
contingency reserve
beklenmedik facia
unforeseen calamity
beklenmedik gelir
windfall receipt
beklenmedik gelişmeler dışında
barring unforeseen developments
beklenmedik hal
cas fortuit
beklenmedik harcamalar için ayrılan fon
provident fund
beklenmedik ihracat fazlası
export bonanza
beklenmedik ihracat patlaması
export bonanza
beklenmedik kâr
windfall earning
beklenmedik kâr
windfall profit
beklenmedik kâr
unexpected profit
beklenmedik masraf ve yükümlülükler karşılığı
provision for contingencies
beklenmedik masraflar
unforeseen expenditure
beklenmedik masraflar marjı
margin for unexpected expenses
beklenmedik olay
fortuitous event
beklenmedik olaylar
unforseen events Noun
beklenmedik olaylar
unforeseen events Noun
beklenmedik olaylarda kullanılacak yedek akçe
contingent fund
beklenmedik şekilde gelip sorunlara neden olmak
to land Verb
beklenmedik ticari kazanç
trade windfall
beklenmedik ve istenmedik
untoward
(medeni hukuk) beklenmedik durum
unforeseen event
alaylı ve beklenmedik nükte
sally
ani ya da beklenmedik bir toplantı yapma
rencounter
bir şeyin beklenmedik bir biçimde çok satılmasına verilen ad
blowout
her türlü beklenmedik zor duruma hazırlıklı olmak
to be ready for every emergency Verb
hiç beklenmedik bir sürpriz
bolt from the blue
hiç beklenmedik zamanda gelen yardım
manna
olumlu sonucu hazırlayan beklenmedik olay
machinery Noun, Art
yer alan beklenmedik olaylar
intervening circumstances Noun
Hobbit: Beklenmedik Yolculuk
The Hobbit: An Unexpected Journey Noun, Cinema
Turkish-English phrases from Zargan's own database