biçim

Turkish-English Translation

  1. Noun, Language-Literature form
  2. Noun mode (Kaynak: Evrim Çalışkanları)
  3. figure
  4. model
  5. method
  6. manner
  7. fashion
  8. formation
  9. Information Technology format
  10. shape
  11. geometry
  12. hue
  13. cut
  14. conformation
  15. stripe
  16. mold
  17. figuration
  18. way
  19. similitude
  20. turn
  21. turn of phrase
  22. design
  23. style
  24. well-proportioned form
  25. make
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(kadın giysilerinde) yaka biçimi
neckline
(kadınlarda) saç biçimi
hairdo
12 saatlik zaman biçimi
12-hour time format Information Technology
12 saatlik zaman biçimi
12-hour clock Information Technology
24 saatlik zaman biçimi
24-hour time format Information Technology
24 saatlik zaman biçimi
24-hour clock Information Technology
aksak düşünce biçimi
halting argument
baklava biçimi
diamond
baklava biçimi
lozenge
baklava biçimi
diamond-shaped
belge biçimi
document format Information Technology
bir kişi ya da şeyin çalışma biçimi
modus operandi
davranış biçimi
attitude Noun
davranış biçimi
behaviour pattern Noun
davranış biçimi
behavior Noun
davranış biçimi
behaviour Noun
davranış biçimi
behavioral pattern Noun
davranış biçimi
behavior pattern Noun
davranış davranma biçimi
behaviour pattern
dokunuş biçimi
weave
duruş ve yürüyüş biçimi
deportment Noun
düşünme biçimi
mentality Noun
düzenlenme biçimi
combination Noun
ele alış biçimi
treatment Noun
evrenin dinsel simgesi olarak daire biçimi
mandala
geçici devlet biçimi
interim state
geçiş biçimi
transitional form (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
geleneksel mim oynama biçimi
mummery
giyinme stil ve biçimi
toilette
hayat biçimi
living
herhangi bir ifade biçimi
language
hitap biçimi
form of address
hükümet biçimi
governmental system
hükümet biçimi
form of a government
iki yasama kuruluşundan oluşan hükümet biçimi
bicameral
in yumuşatılmış biçimi
hell ”
kalıtımsal bilginin genlerde düzenlenme biçimi
genetic code
konuşma biçimi
figure of speech Noun, Language-Literature
kötü bir yaşam biçimi
dog's life
kültür biçimi
culture pattern
nefesli sazın ağza yerleştirilme biçimi
embouchure
önlemler ve dozlarının biçimi
policy mix
rüzgâr gücü ve benzerlerine dayalı teknoloji biçimi
soft technology
saç biçimi
coiffure
saç biçimi
hairstyle
satın alma biçimi
purchasing pattern
şirket biçimi
corporate form
soru biçimi
interrogative
söylem biçimi
tenor Noun, Language-Literature
sözcüğünün çoğul biçimi
strata stratum ”
sözcüğünün kısaltılmış biçimi
ma'am madam ”
sözcüğünün kısaltılmış biçimi
mackintosh ”
sözleşme biçimi
contract pattern
sunuş biçimi
presentment Noun
tarih biçimi
date format Information Technology
veri değişim biçimi
data interchange format ( DIF ) Information Technology
Y kuramı (insancıl , insana yönelik yönetim biçimi
y
yaşam biçimi
life pattern
yaşam biçimi
life style
yaşam biçimi
psychographics
yaşama biçimi
scene
yönetim biçimi
form of government Noun, Politics-Intl. Relations
yönetim biçimi
government Noun
yönetim biçimi
system of government Noun, Politics-Intl. Relations
yönetim biçimi
regime Noun, Politics-Intl. Relations
yumurta biçimi
ellipse
Z kuramı (Japon tarzı yönetim biçimi
z
zaman biçimi
time format Information Technology
zengin metin biçimi
Rich Text Format ( RTF ) Information Technology
ara biçim
intermediate form (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
ilk biçim
initial form
kanunun öngördüğü biçim
statutory form
kişinin geçimini sağladığı biçim
bread and butter
o biçim
like anything
uygun biçim
trim
biçim almak
to take form Verb
biçim bakımından gerekli koşullar
formal requirements Noun
biçim bakımından noksanlık
formal defect
biçim biçim
variform
biçim bozukluğu
deformity Noun
biçim bozulması
disfigurement
biçim bulmak
to take form Verb
biçim çizerek göstermek
to figure Verb
biçim değiştirme
metamorphosis
biçim eksikliği
lack of form
biçim gereği
as a matter of form
biçim hatası
flaw Noun
biçim hatası yüzünden yapılan itiraz
special demurrer
biçim imi
tag Information Technology
biçim veren (özellikle giyim eşyasına
fashioner
biçim verilmiş
formed
biçim verme (özellikle giyim eşyasına
fashioning
biçim vermek
to make into Verb
biçim vermek
to structure Verb
biçim vermek
to shape Verb
biçim vermek
to mold Verb
biçim yönünden kâr ve zarar hesabına benzeyen gelir ve gider hesabı
income and expenditure account
(İskoçya) belli bir biçim gerektirmeyen belge
privileged deed
(komputer) biçim verme
format
basınç altında biçim değişimi
deformation
belli bir biçim gerektirmeyen askerlik vasiyeti
military testament (will)
bir çocuğun karakterine biçim vermek
to form a child's character Verb
bir ifadeye biçim vermek
to shape a statement Verb
bir şeye biçim vermek
to give shape to sth Verb
çok iyi; müthiş; acayip; o biçim; süper
funky
hem biçim hem de içerik bakımından
in matter and manner
hem biçim hem de içerik bakımından geçerli
valid in form and fact
karakterin biçim bulması
formation of character
şirket imajının biçim bulması
molding of the corporate image
tam bir biçim vermek
to formalize Verb
torna tezgâhında biçim vermek
to turn Verb
yavaş yavaş biçim bulmak
to be gradually taking shape Verb
yeni biçim vermek
to reshape Verb
yeni bir biçim vermek
to rework Verb
yeniden biçim vermek
to remodel Verb
yeryüzü biçim ve büyüklüğünü inceleme bilimi
geodesy
yuvarlak biçim vermek
to round Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Biçmek işi
  2. Şekil, sûret, form
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.