dressing

  1. Noun giy(in)me, giydirme.
  2. Noun elbise, giyim, giysi, tuvalet, süs.
  3. Noun salça, mayonez, terbiye, sos vb.
    salad dressing.
  4. Noun dolgu: tavuk dolması içi, tavuk/hindi vb. kızartılırken içine doldurulan madde.
    turkey dressing: hindi dolması içi.
  5. Noun gazlı bez, pamuk, sargı vb. gibi pansıman malzemesi.
  6. Noun, Agriculture gübre.
Derinin tabaklanması ve işlenmesi; kürkün işlenmesi ve boyanması (NACE kodu: 15.11) Noun, Trades-Professions
Derinin tabaklanması ve işlenmesi; bavul, el çantası, saraçlık ve koşum takımı imalatı; kürkün işlenmesi
ve boyanması (NACE kodu: 15.1)
Noun, Trades-Professions
haşlama mayonez: yumurta sarısı ve hardalla yapılıp salatalara dökülen koyu mayonez.
karşı cinsin giysilerini giyme
(askerlik) sargı paketi
Fransız sosu: sirke, bitkisel yağ ve baharattan yapılmış salata sosu.
gazlı bez Medicine
acele sargı
turşulu baharatlı mayonez.
mayonez, salata sosu: zeytinyağı, sirke vb. ile yapılan sos.
salata sosu Noun, Food-Kitchen
ayakkabı cilası
dericilik
(a) vitrin düzenleme/ süsleme, (b) gösteriş, göz boyama.
pansuman
tuvalet çantası.
tekdir
sabahlık, entari, robdöşambr.
sabahlık Noun, Textile Industry
penyuvar
geçit töreni
kâğıt model
sepicilik
(tiyatro) genel prova
giyinme odası.
ilk yardım yeri: muharebe sahasına yakın, yaralıların ilk tedavisinin yapıldığı seyyar sağlık merkezi.
tuvalet masası.
(askerlik) tören giysisi
merasim elbisesi
robdöşambr
laf işitmek Verb
birini azarlamak Verb
terbiyesini vermek Verb
veriştirmek Verb