hem

English-Turkish Translation


  1. hem in/about/around: kuşatmak, (etrafını) sarmak, muhasara/ihata etmek, çevrelemek, içine almak.

    hemmed in by enemies. The whole army was hemmed in by enemy with no hope of escape.
  2. (kumaş/elbise eteği vb.) kıvırıp dikmek, kenarını bastırmak, etek baskısı yapmak.
  3. (elbise) dikilmiş kenar, baskı, kıvırma, etek baskısı.
  4. etek: elbise, perde vb.'nin alt kenarı.
    take the hem up = take a dress/skirt up: eteğini kısaltmak.
  5. kenar, hudut, sınır.
  6. hım!: boğzı temizlemek, dikkati çekmek veya tereddüt/şüphe ifadesi olarak çıkarılan ses.
  7. hım demek, hım diye ses çıkarmak.
    “Uh … ” she hemmed and then kept quiet.
  8. konuşurken tereddüt etmek, tereddütle/çekinerek konuşmak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

hem-
hemo- Prefix
hem-
“yarım, yarı”.
ör.: hemisphere. Prefix
hem-
“kan-”.
ör.: hemocyte, hemodynamics. Prefix
hem and haw
mırın kırın etmek, kemküm etmek, açıkça söylemekten çekinmek, kaçamak cevap vermek, oyalamak.
hem and haw and make some feeble objections
mırın kırın etmek Verb
hem and haw over sth
gevelemek Verb
hem in , hem about
kuşatmak Verb
hem in , hem about
sarmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Translation

  1. also
  2. (repeated symmetrically) both
  3. and
  4. besides
  5. and also
  6. even
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

hem aleyhte
double edged
hem alfabetik hem sayısal karakteri olan
alphanumeric
hem biçim hem de içerik bakımından
in matter and manner
hem biçim hem de içerik bakımından geçerli
valid in form and fact
hem coğrafi bakımdan yayılma hem de ürün çeşitlendirme amacıyla büyük çapta harcamalar yapmak
to spend heavily on both geographical and product diversification Verb
hem de
also
hem de
nay
hem de
too
hem de
more importantly Adverb
hem de
more important Adverb
hem de değişken masrafları içine alan masraflar
self-variable costs Noun
hem de evlat edinmeden doğan hısımlık
mixed cognation
hem de fazlasıyla
and then some
hem de gayri menkul özelliklerini taşıyan eşya
mixed property
hem de hedef şirket tarafından hoş karşılanmazlar
grey knight
hem de ödemeleri yapan banka veznedarı
unit teller
hem de yatay olarak kullanılması
multilevel zoning
hem dünyalığını hem de ahretliğini yapmak
to make the best of both whos Verb
hem dünyalığını hem de ahretliğini yapmak
to make the best of both worlds Verb
hem erkek hem dişi
bisexual
hem erkek hem dişi organları olan yaratık
hermaphrodite
hem erkekler hem de kadınlar tarafından kullanılan türden
unisex
hem et hem ot yiyen
omnivorous Adjective
hem et hem sebze içeren diyet
omnivorous diet Noun
hem et, hem otla beslenen
omnivorous Adjective
hem etçil, hem otçul
omnivorous Adjective
hem gündüz hem gece yayın yapan istasyon
full-time station
hem iyi hem de kötü olan şey
mixed blessing
hem iyi hem de kötü yanları olan
bumpy
hem iyi hem kötü etkileri olmak
to cut both ways Verb
hem kan bağı
mixed cognation
hem karada hem suda hareket edebilen
amphibious Adjective
hem kendine hem de yandaşına politik destek sağlama yeteneği
coattails
hem lehte
double edged
hem menkul
mixed property
hem menkul hem de gayri menkul eşyaların birlikte hibesi
mixed gift Noun
hem olumlu hem olumsuz etkiye sahip olmak
to work both ways Verb
hem oturma hem yatak odası
bed sitting room Noun
hem oturma hem yatak odası
(Br) bed sitting room Noun
hem oturma hem yatak odası
bed-sitting room Noun
hem para tahsilatı
unit teller
hem sabit
self-variable costs
hem sıcak hem de kuru
both hot and dry
hem şirketi ele geçirmeye çalışan taraf
grey knight
hem tatlı hem de ekşi lezzeti olan
sweet and sour
hem trajedi hem de komedi yönü olan piyes
tragicomedy
hem üretici hem de dağıtıcı şirket durumunda olma
vertical integration
hem yolcu hem de mal taşımak
to convey both passengers and goods Verb
hem yolcu hem de yük taşıyan tren
mixed train
hem ziyaret hem ticaret
to combine the pleasant with the useful
aynı anda hem televizyon hem de radyodan yayın yapmak
to simulcast Verb
bir alım satım işinde hem satandan hem alandan komisyon alma
each way
bir işletmenin hem sahibi hem de müdürü olan kişi
owner manager
bir şeye hem zilyet hem de malik kişi
absolute owner
böylece hem borçlu hem alacaklı olur
agent and patient
çeşitli işler için bir alanın hem dikey
multilevel zoning
hedefin hem önüne hem arkasına vurmak
to straddle Verb
tadı hem acı hem de tatlı olan
bitter sweet
yemek pişirme imkânı olan hem yatak hem oturma odası
bedsit bedsitter Noun
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Kullanıldığı cümleye “üstelik, bir de, şu ... mânâları katarak anlamı kuvvetlendirir
  2. Başına geldiği Arapça ve Farsça kelimelere ... sıfatlar yapan ön ek
  3. Üzüntü, gam, ... kaygı, hüzün
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.