indirect

  1. Adjective dolambaçlı, dolaşık.
    an indirect road. an indirect answer to a question.
  2. Adjective dolaylı, vasıtalı.
    A sudden increase in oil prices would have serious indirect effects on living costs.
    The indirect taxes on tobacco, wines, etc.
  3. Adjective tâli, ikinci derecede, doğrudan doğruya olmayan.
    Happiness is an indirect consequence of doing one's work well.
  4. Adjective kaçamaklı, eğri, dürüst olmayan.
    The politician's indirect answers angered the press.
  5. Adjective araçlı, araçla yapılan.
  6. Adjective hileli, aldatıcı, dürüst olmayan.
    indirect methods.
dolaşmak Verb
(reklamcılık) prestij için yapılan reklam
gezi işletmesinin ya da seyahat ajanının bir uçağın koltuklarının bir bölümünü kapatması
yeniden halka satmak amacıyla bir kişinin
endirekt arbitraj (US)
dolaylı arbitraj
ikametgâhlı poliçe
dolaylı iş
vasıta ile sağlanan iş (sigortacı ile sigortalı arasında doğrudan aktedilen işin tersine bir simsar veya
acente aracılığıyla veya başka bir sigortacı
dolaylı talep
sanığın hallerinden çıkarılan itiraf
...'in dolaylı sonuçları Noun
dolaylı kontrol
dolaylı fiyat kontrolü Noun, Competition Law
endirekt maliyet
dolaylı maliyet (üretilen mal veya hizmet birimiyle olan ilişkisi doğrudan doğruya tespit edilemeyen
ancak üretim fonksiyonunun gerçekleştirilmesi içi
dolaylı giderler
dolaylı maliyet
dolaylı hasar
dolaylı adres Information Technology
(telefon) otomatik arama sistemi
dolaylı söylem/anlatım.
“He said he was hungry.” gibi. Dolaysız şekli:
He said “I am hungry.”
dolaylı vergi
dolaylı seçim Noun
karine mahiyetinde delil
dolaylı delil
karine niteliğindeki delil
iki ülke arasındaki alışverişin kendi para birimleri ile değil
üçüncü bir ülke para birimiyle ifade edilmesi
dolaylı giderler
müşterek masraf
dolaylı masraf
endirekt masraflar Noun
dolaylı giderler Noun
dolaylı masraflar Noun
belirli bir mal veya hizmetli doğrudan ilgilendirmeyen yönetim ve dağıtım maliyetleri gibi genel nitelikteki giderler Noun
endirekt serbest vuruş Noun, Sports
dolaysız ithalat
dolaylı tahrik Noun, Law
dolaylı yatırım Noun, Civil Law
endirekt işçilik giderleri Noun
dolaylı işçilik giderleri Noun
dolaylı işçilik giderleri Noun
endirekt işçilik giderleri Noun
(bilanço) ilerde doğabilecek borçlar Noun
(bilanço) ileride doğabilecek borçlar Noun
ilerde doğabilecek borç
dolaylı aydınlatma/ışıklandırma.
üretim genel giderleri Noun, Accounting
endirekt malzeme
yardımcı malzeme
endirekt malzeme maliyeti
endirekt malzeme maliyeti
dolaylı vasıtalarla
endirekt amortisman yöntemi
dolaylı tümleç.
dolaylı gözlem
dolaylı soru sorma yöntemi
(Br) çapraz kur
tavassutla ödeme
dolaylı zilyetlik
dolaylı üretim
dolaylı üretim (ihtisaslaşma ve işbölümünün yararlarını kullanarak yapılan üretim
reductio ad absurdum.
dolaylı soru kâğıdı
dolaylı soru kâğıdı (gerçek soruların gizlenmiş olduğu soru kâğıdı
dolaylı sorumluluk Noun, Law
dolaylı sonuç.
sapa yol
dolambaçlı güzergâh
aracılarla satış
dolaylı anlatım
(dilbilgisi) dolaylı anlatım
dolaylı/vasıtalı vergi.
dolaylı vergilendirme
endirekt vergilendirme
endirekt döviz standardı
dolaylı yol
endirekt maliyetin bölüştürülmesi
dolaylı vasıtalarla
direkt vergilendirmeden endirekt vergilendirmeye geçme
üretim maliyetlerinin işletmenin nihai üretimini oluşturan ürün ve hizmetlere dağıtılmadığı endirekt maliyet