insan

Turkish-English Translation

  1. man
  2. person
  3. human
  4. being
  5. creature
  6. fellow
  7. wight
  8. mortal
  9. people
  10. human being
  11. homo sapiens
  12. beggar
  13. cuss
  14. fellow man
  15. hominoid
  16. decent person
  17. Adamite
  18. flesh and blood
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

bölge insanı
people of the region Noun
Diğer insan kaynaklarının sağlanması (NACE kodu: 78.3)
Other human resources provision (NACE code: N78.3) Noun, Trades-Professions
Diğer insan kaynaklarının sağlanması (NACE kodu: 78.30)
Other human resources provision (NACE code: N78.3.0) Noun, Trades-Professions
insan doğası
human nature Noun, Philosophy
İnsan Hakları Adalet Divanının İstişari Mütalaa Yetkisini Kabul Konusunda Ana Hürriyetler ve İnsan Haklarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi
Convention for the Protection of Human Rights and Fundamental Freedoms, Conferring upon the European
Court of Human Rights Competence to Give Advisory Opinions
Noun, International Law
insan kazanma
recruitment Noun
insan korona virüsü
human coronavirus Noun, Virology
insan papilloma virüsü
human papilloma virus (HPV) Noun, Virology
insan tabiatı
human nature Noun, Philosophy
insan taciri
human trafficker Noun
insancıl hukuk
humanitarian law Noun, International Law
insanlık
humanity Noun
insansız kara aracı
unmanned ground vehicle Noun, Military
insansız robotik araç
unmanned robotic vehicle Noun, Military
insansız sistemler
unmanned systems Noun, Military
taksirle insan öldürme
criminally negligent homicide Noun, Criminal Law
temel insan hakları
fundamental human rights Noun, Rights-Freedoms
(aşağılama sözü) kısa boylu insan
shorty shortie
açık insan
a frank character
acınacak insan
object of pity
atlayan hayvan ya da insan
jumper
bir sürü insan
scores of people
bir sürü insan
a heap of people
büyük insan
of adult age
cahil insan
ignoramus
canavar gibi insan
demon
çekici insan
charmer
cüce insan
pygmy
ekonomik insan
homo economicus
gaddar insan
fiend
gereksiz insan
dork Noun
harap insan
wreck
her insan
every mother's son
her yaştaki insan
people of all ages Noun
her yaştan insan
people of all ages Noun
herhangi bir insan
everyman
kaba saba insan
yahoo
kara derili insan
negro
kolay anlaşılan bir insan
open book
küçük bir grup insan
covey
kuzeyli insan
northerner
makul insan
reasonable man
masum ve güzel görünüşlü insan
cherub
melez insan
half caste
milyonlarca insan
millions of people
model insan
crackajack
normal bir insan
average human being
ortak özelliği olan bir grup insan
cohort
ortalama insan
common run of a man
resmi olmayan bir grup insan
inner club
saçma işlerle uğraşan garip insan
anorak
sakat insan
cripple
sakat insan
invalid
şarlatan insan
mountebank
üstün insan
superman
yığınlarca insan
tons of people
zorbaca yöntemler kullanan bir grup insan
press gang
insan (baş ı) avcısı
head-hunter
insan (başı) avcısı
head- hunter
insan akılnı toplayamıyor ki !
I just can't concentrate
insan avcısı
manhunter
insan avı
manhunt
insan ayağı basmamış
unexplored
insan azmanı
hulk
insan azmanı
goliath
insan beyni
little grey cells
insan bilgisi sınırınin ötesinde
beyond the boundary of human knowledge
insan bilgisi sınırının ötesinde olmak
to be beyond the boundary of human knowledge Verb
insan derisi
pelt
insan derisi
hide
insan dışkısı
night soil Noun, Environment-Ecology
insan dışkısı
human excrement Noun, Environment-Ecology
insan doğası
humanity Noun
insan doldurmak
to people Verb
insan düzeyinde
on a human scale
insan ekolojisi
human ecology Noun, Environment-Ecology
insan eli değmemiş alanlar
natural areas Noun
insan eliyle yapılan şey
artefact
insan eliyle yapılan şey
artifact
insan eti yiyen hayvan ya da insan
man eater
insan faktörü
human factor
insan gereksinimi
human necessity
insan gibi
like a human being
insan gibi
humanely Adverb
insan gibi
decently Adverb
insan gövdesi
torso Noun
insan gözü ile
as a man
insan gücü
manpower
insan gücü
mortal power
insan gücü kaynağı
resources in men
insan gücü planı
human resources plan Noun, Human Resources
insan gücü sınırları
limit of human performance Noun
insan gücü yatırımı
investment in man
insan gücünde düşme
decline in manpower
insan hakları
human rights Noun, Rights-Freedoms
insan hakları hareketi
human rights movement
insan hakları hukuku
human rights law Noun, Law
insan hakları hukuku
human-rights law Noun, Law
insan hakları ihlali
human rights violation Noun, Politics-Intl. Relations
insan hakları komisyonu
human rights commission
insan hakları örgütü
human rights organization Noun, Rights-Freedoms
insan hakları savunucuları
human rights advocates Noun, Rights-Freedoms
insan haklarına karşı gelme
human rights violation
insan hali
human nature is just that way
insan hatası
human slip Noun
insan hayatına önem vermemek
to bear no regard for human life Verb
insan ihtiyacı
human necessity
insan ilişkileri
human relations Noun
insan ilişkileri
human relationships Noun
insan ırkı
human race
insan işgücü yerine makine koymak
to displace human labo u r by machinery Verb
insan işlerinde liberal
modern republicanism
insan kaçakçısı
human trafficker Noun, Criminal Law
insan kaçırma
abduction Noun, Law
insan kafası
dome Noun
insan karakterinden anlayan
judge of character
insan karakterini iyi bilme
insight into human character
insan kaynakları
human resources Noun, Human Resources
insan kaynakları
HR Noun, Human Resources
insan kaynakları (İK)
human resources (HR) Noun, Human Resources
insan kaynakları müdürü
human resources manager Noun, Human Resources
insan kaynakları muhasebesi
human resource accounting Noun, Human Resources
insan kaynakları planlaması
human resources planning Noun, Human Resources
insan kaynakları yönetimi
human resources management Noun, Human Resources
insan kıçı
seat
insan kuklası ya da modeli
effigy
insan merkezci
anthropocentric (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Adjective, Biology
insan müdahalesi sonucu hâsıl olan ölüm
violent death
insan öğesi
human element Noun
insan olmak
to behave decently Verb
insan performansı sınırları
limit of human performance Noun
insan sağlığı
human health Noun, Medicine
insan sayısı
manpower
insan şekline girmiş
incarnate
insan sermayesi
human capital
insan sesi
human voice
insan sesi uğultuları
hum of voices Noun
insan sesine ait
vocal
insan sevgisi
humanity Noun
insan sıcaklığı
human touch
insan teknolojisi
technosphere
insan ticareti
human trade
insan ticareti
trafficking in human beings Noun, Criminal Law
insan ticareti
human trafficking Noun, Criminal Law
insan trafiği
movement of persons
insan tüketimine uygun değil
unfit for human consumption
insan türlerinin bir üyesi
homo sapiens
insan varlığı
human being
insan vücudundaki leke
mole
insan yapısı
man made
insan yardımının ötesinde olmak
to be beyond reach of human aid Verb
insan yerine konmayı talep etme
chapulling
insan yerleştirmek
to people Verb
insan yüzü
clock
(universite) insan bilimleri
arts Noun
(uzay araçları) içinde insan bulunmayan
unmanned
arabaya insan tıkıştırmak
to stuff a car with people Verb
avrupa insan hakları komisyonu
European Commission of CivilRights
balmumundan yapılmış insan heykelleri müzesi
waxworks
bedene sonradan eklenen insan yapısı organ
prosthesis
bir grup insan içinde para yardımı toplama
whip round
bir odaya fazla insan almak
to overcrowd a room Verb
bir yere fazla insan almak
to overcrowd Verb
birine insan gibi davranmak
to treat someone with humanity Verb
çalıştırılan insan sayısı
number of persons employed
çok insan tanımak
to dispose over wide connections Verb
eğitimin insan karakteri üzerinde izi
print of one's education on one's character
ihraç edilebilir insan gücü
exportable manpower
işteki insan faktörü
human factor in business
kadının insan hakları
women's human rights Noun, Rights-Freedoms
konusu insan olan bilimler
humanities Noun
linçle insan asma
necktie party
ordunun askeri insan gücü
military strength of the army
sanayi insan ilişkileri
human relations in industry Noun
şimdiki gelişmiş insan türü
homo sapiens
temel insan hürriyetleri
fundamental human freedoms Noun, Rights-Freedoms
tıka basa insan dolu
packed out
vb'nin önünden geçen toplam insan sayısı
net circulation
yarı insan yarı tanrı bir cin
daemon
yeniden insan yerleştirmek
to repopulate Verb
yerli insan veya hayvan ve bitki
indigene
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. İki ayaklı, iki elli, aklı ve ... yeteneği olan memeli canlı
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.