join

English-Turkish Translation

  1. Verb, Law davaları birleştirmek
  2. birleş(tir)mek.
    join one thing to another. join two things together. join an island to the mainland
    (with a bridge). to join the forces. Two roads join here.
  3. kavuş(tur)mak, karışmak.
    The brook joins the river.
  4. iliştirmek, ekle(n)mek, bitiş(tir)mek, bağla(n)mak, bitişik olmak.
    to join two wires: iki teli
    birbirine eklemek.
    His farm joins mine: Onun çiftliği benimkine bitişiktir.
    to join one pipe to another. to join 2 towns by a railway.
  5. kat(ıl)mak, il(ti)hak etmek, girmek, üye olmak.
    He joined the Labour Party. to join a club.
  6. join up: asker olmak, orduya girmek/iltihak etmek.
  7. buluşmak, bir araya gelmek, mülâki olmak.
    I'll join you later/in a few minutes.
  8. evlen(dir)mek, (izdivaçla) birleş(tir)mek.
    to join in marriage.
  9. (savaşa) tutuşmak, (muharebeye) katılmak.
    The opposing armies joined battle. Our cavalry joined with
    enemy troops and defeated them.
  10. yanyana gelmek/getirmek/koymak, temas et(tir)mek, tut(uş)mak.
  11. (çizgi ile) birleştirmek, (çizgi) çizmek.
    to join two points on a graph.

  12. join in: toplanmak, bir araya gelmek.
    Let's all join in. to join friends for dinner.
  13. birleşme, bitişme, kavuşma, ekleme, bağlama.
  14. bitişme noktası, ek (noktası), iki şeyin birleştiği yer.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

join one's father's firm
babasının firmasına girmek Verb
join one's ship
gemisine katılmak Verb
join one's unit
birliğine katılmak Verb
(group) to join
katışmak Verb
(group) to join
katılmak Verb
wrist join
t: bilek
join (two people) in marriage
nikâhlamak Verb
join a band of robbers
bir haydut çetesine katılmak Verb
join a cartel
bir kartele bağlanmak Verb
join a class
bir sınıfa katılmak Verb
join a club
bir kulübe girmek Verb
join a company
bir şirkete girmek Verb
join a conversation
söze karışmak Verb
join a firm as partner
bir firmaya ortak olarak girmek Verb
join a lawsuit
bir davaya katılmak Verb
join a lawsuit
(US) bir davaya katılmak Verb
join a partnership
ortaklığa katılmak Verb
join a partnership
bir ortaklığa katılmak Verb
join a party
partiye girmek Verb
join a party
bir partiye katılmak Verb
join a party
bir partiye girmek Verb
join a river
bir ırmağa dökülmek Verb
join a society
bir derneğe katılmak Verb
join a treaty
bir antlaşmaya katılmak Verb
join a union
sendikaya yazılmak Verb
join a union
bir sendikaya yazılmak Verb
join an action
bir olaya katılmak Verb
join an association
bir derneğe katılmak Verb
join an island with the main land
bir adayı karaya bağlamak Verb
join as party to an action
bir davaya taraf olarak katılmak Verb
join as plaintiff
bir davaya davacı olarak katılmak Verb
join battle
muharebeye katılmak Verb
join company with sb
birine katılmak Verb
join documents to a report
bir rapora belge eklemek Verb
join evening classes
akşam kurslarına katılmak Verb
join forces
askeri kuvvetleri birleştirmek Verb
join forces
bir olmak Verb
join forces (with)
kuvvetleri birleştirmek, … ile işbirliği yapmak.
Britain an America joined forces to fight for peace.
join forces with
biriyle askeri kuvvetlerini birleştirmek Verb
join forces with ...
... ile güçbirliği yapmak Verb
join forces with sb
biriyle askeri kuvvetlerini birleştirmek Verb
join hands
(a) ortak olmak, ortaklık kurmak, (b) evlenmek.
join hands
(a) elele tutuşmak, (b)
mec. işbirliği yapmak, yardımlaşmak.
join hands with sb
biriyle birlikte çalışmak Verb
join in
iştirak etmek, katılmak.
May I join in (the game)? Will you join us in a walk? Why don't you join in conversation?
join in a conversation
bir konuşmaya katılmak Verb
join in a conversation
konuşmaya katılmak Verb
join in a protest
bir protestoya katılmak Verb
join in a protest
protestoya katılmak Verb
join in sb's efforts
birinin çabalarına katılmak Verb
join in the conversation
konuşmaya katılmak Verb
join interests with sb
menfaatlerini bir başkasıyla birleştirmek Verb
join issue
bir konu üzerinde tartışmak Verb
join issue with sb
bir konuda birinin düşüncesini kabul etmeyerek tartışmak Verb
join issue with someone (on/about something)
karşı gelmek/çıkmak, muhalefet/itiraz etmek, kabul etmemek, aksini iddia etmek, ayrı/zıt fikirde olmak.

He took issue with me on my proposal.
I take issue with you on that point: Bu noktada sizinle aynı fikirde değilim.
join ranks
orduya katılmak Verb
join sb's party
birinin partisine katılmak Verb
join sb's party
birinin parti sine katılmak Verb
join stock with sb
sermayesini başkasınınkine katmak Verb
join the army
askere gitmek Verb
join the army
orduya katılmak Verb
join the colors
askere gönüllü yazılmak.
join the colours
orduya katılmak Verb
join the discussion
müzakereye katılmak Verb
join the forces
orduya yazılmak Verb
join the issue upon the defence
esas sorun üzerinde tartışmak Verb
join the majority
çoğunluğa katılmak Verb
join the mob
güruha katılmak Verb
join the navy
donanmaya yazılmak Verb
join the ranks
orduya katılmak Verb
join together in liability
sorumluluğu paylaşmak Verb
join together in responsibility
sorumluluklarını birleştirmek Verb
join two causes of action
iki davayı birleştirmek Verb
join two persons in marriage
iki kişiyi evlendirmek Verb
join up
orduya katılmak Verb
join with
kaynaşmak Verb
join words in construction
izafe etmek Verb
(road) to join another
kavuşmak Verb
to join a lawsuit
bir davaya katılmak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database