sınır

Turkish-English Translation

  1. Noun, Psychoanalysis borderline
  2. state
  3. end
  4. edge
  5. Information Technology limit
  6. measure
  7. mark
  8. Information Technology border
  9. Information Technology boundary
  10. restriction
  11. range
  12. Noun limitation
  13. margin
  14. hedge
  15. rating
  16. frontier
  17. deadline
  18. board
  19. terminal
  20. bound
  21. termination
  22. side
  23. confine
  24. terminus
  25. hem
  26. verge
  27. tether
  28. stint
  29. watershed
  30. butt
  31. Noun demarcation
  32. ambit
  33. mete
  34. curb
  35. coast
  36. brand
  37. bothy
  38. rim
  39. rubicon
  40. bourn
  41. division
  42. lines
  43. bordering
  44. butting
  45. purlieu
  46. compass
  47. border-line
  48. barrier
  49. nought
  50. border land
  51. bounds
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

açlık sınırı
hunger threshold Noun, Economics
basen sınırı
basin edge Noun, Construction
hava sınırı
air border Noun, Politics-Intl. Relations
sınır ili
border province Noun
sınır kapatma
border closure Noun
sınır-aşan terörizm
cross-border terrorism Noun, Politics-Intl. Relations
alt sınır
lower limitation
alt sınır
lower limit
azami sınır
maximum limitation
bölgesel sınır
parochial boundary
bölgesel sınır
parochial boundaries
dar sınır
narrow limitation
doğal sınır
public boundary
giriş; sınır
entry
kapalı sınır
closed frontier
kesin sınır
firm limitation
milli sınır
natural boundary
nakdi sınır
cash limit
özel sınır
private boundary
uç sınır
extreme limitation
uç sınır
outboundary
üst sınır
ceiling
yapay sınır
artificial boundary
yapay sınır
artificial frontier
yapay sınır
treaty frontier
yatay sınır
contour
sınır anlaşmazlığı
case of boundary
sınır antlaşması
boundary convention
sınır arazisi
border territory
sınır aşmak
to trespass beyond the boundary Verb
sınır aşmak
to cross the frontier Verb
sınır ayarlaması
border adjustment
sınır aydınlatma
boundary lighting
sınır bekçileri
border guards Noun
sınır bekçisi
border warden
sınır belirtmek
to designate boundaries Verb
sınır bölgesi
marginal district
sınır bölgesi
border zone
sınır bölgesi
frontier district
sınır bölgesi
march
sınır bölgesi
borderland
sınır bölgesi
border area
sınır bölgesi
frontier area
sınır bölgesi
frontier
sınır bölgesi
frontier land
sınır bölgesi
frontier region
sınır çatışmaları
border troubles Noun
sınır çatışması
frontier clash
sınır çatışması
border clash
sınır çatışması
frontier dispute
sınır çekme
demarcation Noun
sınır çekmek
to fix a boundary Verb
sınır çiti
boundary fence
sınır çizgisi
line
sınır çizgisi
line of demarcation
sınır çizgisi
boundary line
sınır çizgisi
borderline
sınır çizgisi
demarcation line
sınır çizme
demarcation Noun
sınır çizmek
to form a boundary Verb
sınır çizmek
to delimit Verb
sınır çizmek
to demarcate Verb
sınır da
limitary
sınır damgası
frontier stamp Noun
sınır davası
frontier dispute Noun
sınır davası
boundary suit Noun
sınır değer
boundary value Information Technology
sınır devleti
bordering state
sınır devleti
peripheral state
sınır devriyesi
border patrol
sınır direği
boundry post
sınır dışındaki
outlying
sınır durakı
border station
sınır evi
house on the border
sınır eyaleti
border district
sınır eyaleti
border crossing
sınır formaliteleri
frontier formalities Noun
sınır formaliteleri
formalities at the frontier Noun
sınır geçme
border crossing
sınır geçmek
to cross the frontier Verb
sınır gümrüğü
custom house on the frontier
sınır gümrüğü
boundary customs
sınır gümrüğü
frontier custom house
sınır halkı
frontier population
sınır halkı
border population
sınır hendeği
boundary ditch
sınır hizmeti
border service
sınır ihtilafı
case of boundary
sınır işareti
terminus
sınır işareti
boundary mark
sınır işareti
boundry mark
sınır işçisi
frontier worker
sınır ışıkları
border lights Noun
sınır ısısı
latent heat
sınır istasyonu
border station
sınır istasyonu
border point
sınır istasyonu
frontier station
sınır karakolu
border commission
sınır kavgası
boundary dispute Noun
sınır kavgası
frontier dispute Noun
sınır kazığı
boundary pole
sınır kenti
border town
sınır komisyonu
border commission
sınır kontrolu
border control
sınır kontrolü
frontier control
sınır kontrolü
border control
sınır koşulu
boundary condition Information Technology
sınır koymak
to border Verb
sınır koymak
to inhibit Verb
sınır koymak
to put a limit Verb
sınır koymak
to assign a limit Verb
sınır köyü
border village
sınır memuru
border official
sınır muhafızı
front guard
sınır noktası
frontier point Noun
sınır olayı
border incident
sınır olayı
frontier incident
sınır oluşturmak
to border Verb
sınır oluşturmak
to form a boundary Verb
sınır polisi
border police
sınır sakini
(US) frontiersman
sınır sakini
frontiersman
sınır saptamak
to fix a boundary Verb
sınır savaşı
border war
sınır şehri
town on the frontier
sınır şehri
border town
sınır sorunu
frontier problem
sınır sorunu
frontier question
sınır sorunu
boundary question
sınır tanımamak
to know no bound Verb
sınır tanımayan
illimitable
sınır tanımayan
rampant
sınır taşı
abuttal stone
sınır taşı
border stone
sınır taşı
boundary stone
sınır taşı
landmark
sınır tecavüzü
border violation
sınır tespiti
fixation of the boundaries
sınır tespiti
fixing of a limit
sınır ticareti
border trade
sınır toprağı
outland
sınır trafiği
frontier traffic
sınır trafiği
border traffic
sınır tvu
frontier station
sınır tvu
border station
sınır ülke
border country
sınır verimlilik
marginal disutility
sınır, hudut
border
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. İki devletin topraklarını, değişiklik gösteren iki ... il, ilçe, arâzi vb
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.