suç

Turkish-English Translation

  1. Noun, Criminal Law crime
  2. charge
  3. debt
  4. offence
  5. fault
  6. abuse
  7. guilt
  8. infringement
  9. trespass
  10. transgression
  11. Noun, Law criminality
  12. misdeed
  13. imputation
  14. caper
  15. Noun culpability
  16. infraction
  17. culpa
  18. sin
  19. crimen
  20. Noun offense
  21. delict
  22. (US) criminal offense
  23. wite
  24. public offence
  25. tortious act
  26. (US) offense
  27. (Br) criminal offence
  28. misdoing
  29. peccancy
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

(otomobil) vurup kaçma suçu
hit-and-run offense Noun
ağır hırsızlık suçu
aggravated larceny
ağır hırsızlık suçu
mixed larceny
ağır hırsızlık suçu
aggravated theft
ahlak suçu
immoral offence
başkasının malına işlenen ızrar suçu
malicious mischief
beyaz yakalı suçları
white-collar crimes Noun, Criminal Law
bilgisayar suçu
computer crime Information Technology
çete suçu
organized crime Noun, Law
çevre suçu
environmental crime Noun, Criminal Law
çıkar amaçlı suç örgütü
profit-oriented criminal organization Noun, Law
cinayet suçu
capital offense
çocuk düşürmeye neden olma suçu
procuring abortion
çocuk suçluluğu
juvenile delinquency Noun, Criminal Law
davar ya da at hırsızlığı suçu
rustling
disiplin suçu
disciplinable offence
disiplin suçu
disciplinary offence
disiplin suçu
break of discipline
disiplin suçu
disciplinary offense Noun
disiplin suçu
disciplinary penalty
döviz suçu
violation of currency
edep ve ahlak kaidelerini ihlal suçu
offence against decency
edep ve ahlak kaidelerini ihlal suçu
offense against decency Noun
evlat öldürme suçu
prolicide
evlilikte sadakat borcunun ihlali suçu
matrimonial offense
evlilikte sadakat borcunun ihlali suçu
matrimonial offence
görgü kurallarını ihlal suçu
offence against good manners
görgü kurallarını ihlal suçu
offense against good manners Noun
gümrük kanunlarını ihlal suçu
customs offense Noun
gümrük suçu
customs offence
haksız fiil suçu
tort of conspiracy
haneye tecavüz suçu
hamesecken
hırsızlık suçu
crimen furti
ihanet suçu
crimen laesae majestatis
ihanet suçu
treason felony
ihmalkârlık suçu
tort of negligence
insanlık suçu
crime against humanity Noun, Law
kadın öldürme suçu
femicide
kalpazanlık suçu
currency offence
kalpazanlık suçu
crime of false coining
kalpazanlık suçu
coinage offense
kalpazanlık suçu
coinage offence
kalpazanlık suçu
currency offense Noun
kamu düzenini ihlal suçu
offenses against public order Noun
kamu düzenini ihlal suçu
(US) offence against public order
kanunu ihlal suçu
offense against the law Noun
kanunu ihlal suçu
offence against the law
karapara aklama suçu
money laundering offence Noun, Criminal Law
karayolları trafik kanunlarını ihlal suçu
offense under the road traffic acts Noun
kaza yapıp kaçma suçu
hit and run offense
kundakçılık suçu
crimen incendii
madeni para basma suçu
coinage offense Noun
mahrem yerlerini gösterme suçu
exposure
mali suçlar
fiscal offences Noun, Criminal Law
müessir fiil suçu
criminal assault and battery
nispi suç
relative crime Noun, Law
organize suç örgütüne katılmak
participate in an organized criminal group Verb, Criminal Law
örgütlü suçla mücadele
fight against organized crime Noun, Criminal Law
park etme suçu
parking offence
polisin emirlerini dinlememek suçu
police offense Noun
polisin emirlerini dinlememek suçu
police offence
rüşvet alma suçu
bribery
rüşvet verme suçu
bribery
savaş suçu
war guilt
savaş suçu
war crime
sık sık kavga ve hukuki çatışmalara neden olmak suçu
barratry
Sınıraşan Örgütlü Suçlara Dair Sözleşme
Convention on Transnational Organized Crime Noun, International Law
somut tehlike suçu
concrete endangerment Noun, Law
soykırım suçu
genocidal crime Noun, Law
soyut tehlike suçu
abstract endangerment Noun, Law
suç duyurusunda bulunmak
denounce a crime Verb, Law
suç gelirlerini gizleme
concealing of proceeds of crime Noun, Criminal Law
suç gelirlerini maskelemek
disguise proceeds of crime Verb, Criminal Law
suç gelirlerinin dönüştürülmesi
conversion of proceeds of crime Noun, Criminal Law
suç işlemek amacıyla örgüt kurmak
establish a criminal organization Verb, Criminal Law
suçun niteliği
nature of the offence Noun, Criminal Law
tehlike suçu
endangerment Noun, Law
terör suçu
terrorist crime
trafik suçu
motoring offence
trafik suçu
(Br) motoring offence
trafik suçu
motoring offense Noun
trafik suçu
traffic offence
uluslararası suç
international crime Noun, International Law
uşağının patronunu öldürmesi suçu
petit reason
uyuşturucu suçları
drug offences Noun, Criminal Law
vatana ihanet suçu
crime of lese majesty
vergi kaçakçılığı suçu
tax evasion offence
vergi suçu
revenue offense Noun
vergi suçu
tax offense Noun
vergi suçu
revenue offence
vergi suçu
tax offence
yasama organının imtiyazlarnı ihlal suçu
breach of privilege
adi suç
simple offense
adi suç
petty offence
ağır suç
gross misconduct
ağır suç
(Br) indictable offence
aleni suç
loud offence
ani suç
instantaneous offense Noun
ani suç
instantaneous offence
askeri suç
military offense Noun
askeri suç
military offence
aynı suç
same offence
basit suç
simple offense
çirkin suç
infamous crime
elektronik suç
electronic crime
idamlık suç
hanging matter
işlenmiş suç
accomplished crime
kanuni suç
statutory offence
kanuni suç
legal offence
kötü suç
felony
lekeleyici suç
scandalous crime
mali suç
fiscal offence
mali suç
fiscal offense Noun
müselsel suç
successive offences
müterakki suç
progressive offense
müteselsil suç
crime involving another crime
önemsiz suç
summary offense Noun
örgütlü suç
organised crime
politik suç
political offence
şekli suç
technical offence
siyasi suç
political offense Noun
tamamlanmış suç
completed offence
ufak suç
minor crime
suç ...
criminal
suç benim
the fault lies at my door
suç çeşitleri
species of crime Noun
suç delili
evidence of guilt
suç delili
proof of guilt
suç duyurusu
crime report Law
suç duyurusu
criminal complaint Noun, Law
suç fiili
felonious act
suç girişimi
attempted crime
suç girişimi
criminal attempt
suç hayatı
criminal career
suç ihbarı
criminal information
suç ikrarı
confession of guilt
suç işlemek
to commit an offence Verb
suç işlemek
to commit a crime Verb
suç işlemek
to admit an offence Verb
suç işlemek
to incur guilt Verb
suç işlemek
to pull off a crime Verb
suç işlemek
to perpetrate a crime Verb
suç işlemek
to commit crime Verb
suç işlemek
to commit an offense Verb
suç işlemeye eğilimli suç
crime prone
suç işleyebilir
capable of crime
suç isnadı
accusing
suç isnadı
incrimination
suç isnadı
crimination
suç istatistiği
criminal statistics
suç itirafı
acknowledgement by record
suç kaydı
criminal record
suç konusu
corpus delicti
suç önleme
crime prevention
suç ortağı
partnership in crime
suç ortağı
accomplice
suç ortağı
associate in guilt
suç ortağı
joint tortfeasor
suç ortakları
aiders and abettors Noun
suç ortaklığı
complicity Noun
suç ortaklığı
connivance
suç ortaklığı
abetting
suç sicili
blotter
suç unsurları
elements of crime Noun, Law
suç unsuru
element of crime Noun, Law
suç üstü
flagrante delicto
suç üstü
red-handed
suç yüklemek
to incriminate Verb
suç yüklemek
to inculpate Verb
suç yuvası
nest of crime Noun
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Bir kimse veya topluluğun isteyerek ve ... ahlâka aykırı davranış, kabahat
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.