a piece

  1. tanesi
  2. adedi
  3. beheri
  4. adeti
azar, tevbih, kızgınlığın/öfkenin açıkça ifadesi, açıkça tasvip etmeme/karşı gelme.
give someone a
piece of one's mind = tell someone one's mind: (birisine) ağzına geleni söylemek, iyice veriştimek, adamakıllı haşlamak, azarlamak/paylamak.
(a) samimî eleştiri/tenkit, açıkça söylenen fikir, (b) azarlama, paylama.
akıl vermek Verb
(a) bir kimsenin kusurunu yüzüne vurmak, (b) aklını başına getirmek.
birisini azarlamak/paylamak, hakkında düşündüklerini açıkça söylemek.
herbiri, beheri, tanesi, adam/şahıs başına.
We ate an apple apiece: Adam başına bir elma yedik.

The melons cost a dollar apiece: Kavunun tanesi bir dolardır.
Adverb
hepsi aynı şey olmak Verb
sekizer
seksener
beşer
(a) aynı cins, bir tür/cins, uygun, mutabık.
That plan is of a piece with the rest of his silly suggestions.
(b) tek parça, bütün, bölünmemiş, yekpare.
birer
tanesini 5 liradan satmak Verb
yedişer
çok kolay iş.
It's a piece of cake: Ondan kolay ne var.
başarı ya da katılım payı
çok kolay (olmak).
For me, it's a piece of cake: Bu benim için çok kolaydır.
bir arsanın üzerine konmak Verb
bir arsaya sahip çıkma
bir arsa ile ilgili olmak Verb
(perdeler) möblelerin rengi ile uyuşmak Verb
birine haberi vermek Verb
arsa satın almak Verb
bir işi tamamlamak Verb
kadastro planını çıkarmak Verb
çalışmasını tamamlamak Verb
haber düzenlemek Verb
bir haberin önemini belirtecek şekilde tertip etmek Verb
bir işi sona erdirmek Verb
bir işi kendi çıkarına yönetmek Verb
sebeplenmek Verb
birini salık vermek Verb
birine akıl vermek Verb
(malî bakımdan) ilgisi/ilgili olmak, ilgilenmek.
haberi ilk kaynağından almak Verb
kaynağından duyduğu haberleri olmak Verb
bir arsa üzerinde satın alma önceliği olmak Verb
bir toprak parçasını çitle çevirmek Verb
bir işi baştan savma yapmak Verb
bir tanıklığı reddetmek Verb
bir delilin sahte olduğunu iddia etmek Verb
çok kolay iş.
bir arsayı ifraz etmek Verb
bir tavsiyeye kulak asmamak Verb
bir arsayı ölçmek Verb
bir gayri menkulü ipotek etmek Verb
gayri menkulünü ipotek ettirmek Verb
gayrimenkulünü ipotek ettirmek Verb
gayrimenkulu ipotek etmek Verb
bir işe girişmek Verb
bir haberi anlatırken bire bin katmak Verb
bir işin son cilasını çekmek Verb
bir kesiğe plaster yapıştırmak Verb
bir habere karşı gösterilen reaksiyon
bir şeyi kâğıda sarmak.
emlakin bir kısmını ayırmak Verb
bir emlakin bir kısmını ayırmak Verb
haberi büyüterek yaymak Verb
bir arsayı ölçmek Verb
bir işi ele almak Verb
bir arazi parçasını kiralamak Verb
haberi büyük başlıklarla neşretmek.
iş almak Verb
bir iş almak Verb
bir iş üstlenmek Verb
parça başı iş yapmak Verb
bir kâğıdın her iki yüzüne yazmak Verb
bir kâğıdın her iki yüzüne de yazmak Verb
kırık
tanesi bir dolara
birinin ağzının payını vermek Verb
birine ağzına geleni söylemek Verb
bir kitaptan alınan okuma parçası Noun
ahlaksızlığa teşvik etmek ahlaksızlık Noun