a small

English-Turkish Translation

  1. lokma
  2. Maritime Traffic taka
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

get a small return for one's money
parası karşılığı az bir kâr sağlamak Verb
get only a small pims for one's money
parası sadece ufak bir kâr getirmek Verb
get only a small profit for one's money
parası sadece ufak bir kâr getirmek Verb
jam one's clothes into a small suitcase
giysilerini ufak bir valize tıkmak Verb
stuff one's belongings into a small bag
öteberisini küçük bir çantaya tıkmak Verb
a small dervish lodge
zaviye
a small portion of opium
hap (argo)
a small thin pancake
krep
at a small charge
ucuz
can one exist on such a small salary
bu kadar düşük maaşla idare edilebilir mi ?
carry on business in a small way
küçük çapta iş çevirmek Verb
contribute to scientific progress in a small way
bilimin ilerlemesinde küçük bir katkısı olmak Verb
dissuade a friend from marrying on a small salary
bir arkadaşı az bir maaşla evlenmekten vazgeçirmek Verb
for a small fee
küçük bir ücret karşılığı
get only a small profit
sadece küçük bir kâr elde etmek Verb
have a small labor content
bir şeyde işçilik payı az olmak Verb
have a small labour content
bir şeyde işçilik payı az olmak Verb
have a small property in the country
sayfiyede küçük bir mülkü olmak Verb
have a small propertyin the country
sayfiyede küçük bir mülkü olmak Verb
have spent a small fortune on books
kitaplara küçük bir servet harcamış olmak Verb
in a small way
ufak ölçüde, küçük mikyasta.
lie in a small way
mütevazı hayat sürmek Verb
live in a small way
mütevazı hayat sürmek Verb
live in a small way
mütevazi bir hayat yaşamak Verb
live on a small salary
ufak bir maaşla geçinmek Verb
live on a small salary
küçük bir maaşla geçinmek Verb
make a small model of something
birşeyin maketini yapmak Verb
oil lamp shaped like a small glass bowl
kandil
on a small scale
az miktarda
skipper of a small fishing-boat
reis
spend a small fortune on books
kitaplara küçük bir servet harcamış olmak Verb
trim a small slice off the debt
borçtan ufak bir dilimi silmek Verb
used car with a small mileage
az kilometre yapmış kullanılmış araba
within the reach of a small purse
mütevazı bütçe ile alınabilir
write in a small hand
inci gibi yazmak Verb
for the small fraction of a second
salise içinde
small violin played like a cello
kemençe
English-Turkish phrases from Zargan's own database