çocuklar için parmaklıklı tırmanma çerçevesi
(ısıtılmayan) limonluk/ser.
Noun
görüntü dondurma: hareketsiz/dondurulmuş görüntü/resim. aynı resmi üstüste birçok defalar çekerek sinemada/TV
de hareketi durmuş/donmuş gibi gösterme sanatı.
Noun
eylemsiz yerlemler: içinde bulunan nesnelerin ivmesiz oldukları, yani bir dış kuvvetin etkisi olmadıkça
duruk ya da düzgün doğru devinim içinde kaldıkları yerlem çatkıları/konaç dizgesi/koordinat sistemi.
Newton işleybilimi bu gibi dizgelerde geçerlidir.
bilgi iletim birimi
Information Technology
köşeleri haç biçiminde çıkıntılı çerçeve.
portal ile ayni anlama gelir. süslü demir çerçeve.
halkalı çıkrık/eğirme makinesi.
Noun
halkalı çıkrık/eğirme makinesi.
Noun
emniyet çerçevesi
Noun, Transport
örnekleme çerçevesi (araştırma çalışmasında veri kontrolü
kayma çerçevesi
Noun, Mechanics
eğirme tezgâhı, iplik makinesi.
süre, zaman çerçevesi, bir olaya tahsis edilen belirli zaman.
the time frame for the satellite launch.
Noun
bir sözleşme hazırlamak
Verb
bir fotoğraf çerçeveletmek
Verb
bir geminin iskeletini yapmak
Verb
bir konuşmayı kaleme almak
Verb
konuşmayı kaleme almak
Verb
bir konuşma hazırlamak
Verb
bir dava dilekçesini kaleme almak
Verb
birine suç isnat etmek
Verb
bir tahminde bulunmak
Verb
bir müzakerenin şekli
Noun
yerlem çatkısı: bir noktanın, bir cismin uzaydaki konumunu belirlemek için kullanılan başvuru eksenleri takımı.
Physics
konaç dizgesi, koordinat eksenleri.
Mathematics
temel dayanak: fikir, bulgu, düşünce vb.'nin dayandığı kavramsal yapı; fikirlere/eylemlere yön veren temel ilke ve kurallar.
(a) dayanak, mesnet: varılan karar ve hükmün dayandığı bilgi, fikir, müşahede vb.
Their frame of reference was totally anti-Islamic prejudices. (b)
reference frame olarak da bilinir
mat. karşılaştırma konaç dizgesi, referans koordinat eksenleri.
çerçeve hızı
Noun, Cinema
bir suçu birinin üzerine atmak
Verb
bir suçu birine yıkmak
Verb
yalan yere suç yüklemek
Verb
(çocuk) iyi gelişmek
Verb