capable

  1. Adjective yetenekli, yeterli, muktedir, kabiliyetli, ehil, ehliyetli.
    a capable instructor. a very capable doctor.
dirayetsiz Adjective
gözüne kestirmek Verb
(a) yapabilir, muktedir, kadir, kabiliyetli.
a man capable of judging art. (b) anık, müstait,
meyyal, mümkün.
a situation capable of improvement: düzeltilmesi mümkün bir durum.
That's capable of being misunderstood: Bu yanlış anlaşılabilir.
He's capable of murder: O, cinayet işlemeye müstaittir.
haczedilebilir
tescil edilebilir
dava edilebilme ehliyeti olma
suç işleyebilir
tasarrufta bulunabilir
büyük çapta üretim yapabilir
iyileştirilebilir
geçimini sağlayabilecek yetenekte
ispat olunabilir
(tiyatroda)
kadar kişi alabilir
dava etme ehliyetini haiz
katılabilecek ehliyette
türlü yorumlara açık
çalışabilir
hukuki ehliyeti haiz olma
rekabet edebilir
kadir olmak Verb
muktedir olmak Verb
vasiyetname düzenlemeye ehil olmak Verb
birini yetenekli biri olarak göstermek Verb
birini yetenekli biri olarak göstermek Verb
liyakat göstermek Verb
(US) iki bin kişilik tiyatro
(Br) iki bin kişilik tiyatro