full

English-Turkish Translation

  1. Adjective dolu, dolmuş.
    a full cup. a garden full of flowers.
    full to overflowing = full to brim = chock
    full: dopdolu, ağzına kadar dolu.
    full up: dopdolu.
    a full gallop: (at) dörtnala.
  2. Adjective tam, tüm, bütün, tamam.
    full pay: tam maaş/ücret.
    a full hour: tam bir saat.
    full support:
    tüm destek.
    full member: tam/asil üye.
  3. Adjective azamî (haddinde), son, tıka basa, ağzına kadar, noksansız, tam.
    a full load.
    full speed:
    son/azamî hız.
    full steam ahead: son hızla ileri.
  4. Adjective (elbise) bol, geniş.
    a long, full cape.
  5. Adjective dolun (ay).
    full moon: dolunay, mehtap.
  6. Adjective dolgun, iri, şişman.
    a full bust/figure.
    full lips: etli/dolgun dudaklar.
  7. Adjective öz, aynı anne-babadan.
    full brother/sister: öz kardeş/kızkardeş.
  8. Adjective (yer, makam vb.) işgal edilmiş.
  9. Adjective bol, doyurucu.
    a full meal.
  10. Adjective heyecanlı.
    a full heart.
  11. Adjective (renk) koyu, katışıksız.
  12. Adverb tam, tamamen, dosdoğru.
    The blow struck him full in the face. The sun shone full on her face.
  13. Adverb çok, pek çok.
    full well: pek âlâ, gayet iyi.
    You know it full well. They knew full well that
    he wouldn't keep his promise.
  14. Adverb tamamıyla, kâmilen, büsbütün, hiç olmazsa, fazlasıyla.
  15. Verb (elbise) bolluk bırakarak dikmek, bol dikmek, pli veya boluk bırakmak.
  16. Verb (ay) dolunay haline geçmek.
  17. Verb (kumaş) çırpmak, (çuhayı) dibek içindeki kül ve sabunla dövüp yıkamak.
  18. Noun doluluk, bir şeyin dolusu, olgunluk, kemal, en son mertebe, en yüksek derece/seviye.
    The tide's at
    full: Met, en yüksek seviyesine erişti.
    The moon's at the full: Ay, tam dolunay haline geldi.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

be full of oneself (one's importance)
kendiyle dolu olmak Verb
be in full possession of one's senses
kendine tamamıyla hâkim olmak Verb
draw oneself up to one's full height
önemli bir tavır takınmak Verb
full-body ablution
gusül abdesti Noun, Religion-Faith
full-body ablution
gusül Noun, Religion-Faith
full-body ablution
boy abdesti Noun, Religion-Faith
full-remedy action
tam yargı davası Noun, Law
get one's full share
ağzının payıni almak Verb
get one's full share
ağzının payını almak Verb
give full play to one's imagination
muhayyilesinin dizginlerini koyuvermek Verb
give one's full name
adıni , soyadını söylemek Verb
have one's eyes full with tears
gözleri dolmak Verb
have one's hands full
çok meşgul olmak, başını kaşıyacak vakti olmamak, işi başından aşmak, başka işe vakti olmamak.
have one's hands full
çok meşgul olmak.
have one's mouth full
ağızı dolu olmak Verb
have one's pockets full of money
cebi para ile dolu olmak Verb
pay one's creditors in full
alacaklılarına borcunun tamamını ödemek Verb
pay one's creditors in full
alacaklılara borcunun tamamını ödemek Verb
pull one's full weight
asılmak Verb
work to the full at one's task
görevini tam hakkıyla yapmak Verb
write one's name in full
adını soyadını yazmak Verb
write one's name in full
adıni , soyadını yazmak Verb
write one's name in full
adını açık olarak yazmak Verb
be full
karın rnıı doymak Verb
chock full
dopdolu
chock full
ağzına kadar dolu
chock full
hıncahınç
chock full
tıklım tıklım
cousin full
kardeş çocuğu
disk full
disk dolu Information Technology
gas full
tam gaz
get full
dolmak Verb
in full
tam, etraflı.
full ablution
gusül abdesti Noun, Religion-Faith
full account
tam hikâyesi
full address
açık adres
full admiral
büyükamiral Military
full age
rüşt yapı (yirmi bir yaş
full age
reşit
full ahead
makine tam yol kumandası Noun
full amount
bütünüyle
full answer
tam cevap
full assembly
genel kurul
full astern
makine tam yol geri kumandası Noun
full authority
tam yetki
full benefit
tam menfaat
full binding
tam bağlayıcı
full blast
tam güçle, tam/azamî kapasite ile veya randımanla/hızla.
to be in full blast: tam faaliyette olmak.

The factory is going at full blast: Fabrika tam kapasite ile çalışıyor.
full board
tam pansiyon
full bound
bez kaplı
full cap
(araba lastiği) kaplama
full cargo
tam yük
full charter
tam çarter brüt kiralama
full cloth
(cilt) bez kaplama
full complement
tam kadro
full convertibility
tam konvertibilite
full copy
tam suret
full copy
tam kopyası Noun
full costing
tam maliyetleme (ürün birimlerinin toplam sabit maliyetlerden de pay aldığı maliyetleme sistemi
full costing
tam maliyetleme
full costs
bütün masraflar Noun
full court
tam heyet halinde oturum yapan mahkeme
full cover
tam teminat
full coverage
tam değer üzerinden yapılan sigorta
full crew
bütün mürettebat
full definition
belirtme
full description
tam tarif
full details
bütün ayrıntılar Noun
full discharge
müflisin tam ibrazı
full discharge
tam ibra
full discharge
müflisin tam ibraı
full due
(deniz) işin bitişini ve devamlılığını ifade eder
full duplex
çift yönlü Information Technology
full duty
tam yükümlülük
full duty
tam vergi
full employment
kadrolu memuriyet
full employment
tam istihdam
full endorsement
tam ciro
full evidence
kesin delil
full explanation
tafsilat
full face
(foto) tam önden alınmış
full facilities
her türlü kolaylık
full fare
tam bilet ücreti
full fare
tam tarife
full fas
satın alınan malın tamamının bedeli
full freight
tam yük
full freight
tam navlun
full general
or general
full grown
büyük
full hearing
nizami duruşma
full illumination
(otomobil) uzak far
full indorsement
tam ciro
full information
tam bilgi
full insured
(US) tam sigortalı
full integrated
tam entegre
full jurisdiction
tam kaza yetkisi
full knowledge
tam bilgi
full liability
tam sorumluluk
full liability
başkasına devredilemeyecek veya başkası ile bölüştürülemeyecek borç
full line
tam çeşit
full load
tam yük
full load
ağzına kadar dolu dük
full load
(uçak) toplam ağırlık
full member
(AT) tam üye
full member
tam üye
full name
adı ve soyadı
full name
tam ad ve soyadı
full name
tam ad (ad ve soyadı
full number
tümsayı
full of
garkolmuş, dalmış, meşgul.
She was full of her own anxieties. full of plans for the future.
full ownership
tam mülkiyet
full page
tam sayfa
full paid
tam ödenmemiş
full particulars
tüm ayrıntılar Noun
full particulars
bütün ayrıntılar Noun
full particulars
tam bilgi
full path
tüm yol Information Technology
full pathname
tüm yol adı Information Technology
full pay
tam maaş
full payment
tam ödeme (bir borcun tamamının ödenerek kapatılması
full payment
tam ödeme
full pension
Avrupa'da günde üç öğün yemeğin oda fiyatına dahil edildiğini belirten deyim
full position
üstün mevki I
full position
avantajlı mevki I
full possession
tam mülkiyet
full power
trial tamyol deneyi
full power
tam yetki
full powers
tam yetki
full premium
tam prim
full price
tam fiyat
full production
tam üretim
full proof
tam kanıt
full proof
kesin kanıt
full pulse
dolgun nabız Noun, Medicine
full qualification
tam ehliyet
full quota
tam kota
full rates
tam navlun
full report
tam rapor
full report
ayrıntılı rapor
full resolution
tüm çözünürlük Information Technology
full rigged
tam armalı gemi
full right
tam hak
full rights
bütün haklar Noun
full risk
tam risk
full run
bir gün içinde gündelik bir gazetenin her baskısında çıkmak üzere verilen reklam
full scale
doğal büyüklükte
full scale
tam boy
full screen
tüm ekran Information Technology
full screen
tam ekran
full service
(reklamcılık) her alanda danışma
full session
genel oturum
full session
genel kurul
full set
(konşimento) tam takım konşimento
full shot
tüm bir sahnenin çekimi
full shot
televizyonda
full shot
boy çekimi
full shot
sinema filmi ya da televizyonda
full shot
bir kişiyi baştan ayağa gösteren çekim
full size
normal büyüklük
full standard
(sikke) tam standart
full statement
kapsamlı beyanat
full statement
tam açıklama
full stock
nominal değeri yüz dolar olan hisse senedi
full tariff
indirimsiz tarife
full terms
indirimler dahil
full terms
navlun içinde geminin çalıştığı ticarette olağan bütün komisyonlar Noun
full throttle
tamgaz
full throttle
tam gaz
full -time
tam gün çalışma
full timer
tamgün çalışan
full timer
tamgün çalışan kişi
full timer
tam gün çalışan
full title
tam başlık
full trailer
tam römork Noun, Transport
full up
dolmuştur
full up
dopdolu
full up
(Br) dolmuş
full value
tam değer
full vehicle
tam araç Noun, Transport
full weight
tam ağırlık
full weight
tam kilo
full year
bütün yıl
English-Turkish phrases from Zargan's own database